Lost Memories

Harry Potter - J. K. Rowling
G
Lost Memories
Summary
Zamanda geri gitme hakkı kazanan 20 yaşındaki Draco Malfoy, 9 yıl önceki geçmişe yolculuk yaparken geleceğin akışını yavaş yavaş değiştirecektir.Eksik bölümler eklendi. Kazayla 31 Temmuz adlı 5nci bölümü yüklemeye unutmuşum yükledim.
Note
Uyarı: Hikayenin bazı bölümleri yetişkinlere yönelik olabilir. Daha karar vermedim ama böyle olacağını düşünüyorum.
All Chapters Forward

Chapter 30

"O gün tam olarak ne oldu?"

Harry dudaklarını büzüp derince düşündükten sonra ellerini saçlarının arasından hızla geçirdi ve iç çekti.

"Bilmiyorum."

O da bilmiyordu. O günden sonra her şey ters gitmeye başlamıştı. Onunla karşılaşacakları son gün olduğunu bilseydi onun elinden sıkıca tutup 'Gitme.' sözlerini defalarca kez söyleyip yalvarırdı.

Yanındaki adam, nazikçe elini Harry'nin omuzuna koyup teselli etti. Harry'nin yeşil gözleri ona odaklandığında ise tek bir söz hiç duygu göstermeyen dudaklarının arasından çıkıverdi. 

"O gün beni kurtardı."

"Büyük ihtimalle o günkü uyarısından sonra başına bir şey geldi ve ben...Size daha erken söyleseydim ve ya harekete geçseydim...o sahtekar...onun yerine..."

Harry, tekrardan iç çekmeden önce ağzını defalarca kez öfkeyle açıp kapattıktan sonra dudaklarını ısırdı.

"Bu senin suçun değil. Asıl suçlu bendim. Daha dikkatli olmalıydım."

Siyah koltuğundan geriye doğru yaslandı ve yeşil gözlerini sıkıca kapatırken umutsuzca dilediği şeyleri karşısındaki gri gözlü safkanın duyabileceği şekilde yüksek sesle söyledi.

"Keşke zamanda yolculuk yapabilsem ve..."

...

Draco gri gözlerini açtığı anda herkes ayaklanmaya başlamıştı. Ne olmuştu uyuya mı kalmıştı?

Hem de ders sırasında. Anlaşılan sihir tarihi dersinde ilk defa uyuya kalmıştı. Bir derste uyuya kalmıştı?! Tanrım nasıl bir yetişkindi o!

Gerçi geçmiş yaşamında da hep bu derse girer girmez Binns, anlatmayı başladığında arka sıralarda hep uyuya kalıyordu. Ders çok sıkıcıydı.

Ama yine de mümkün olduğunca sınavları geçmek için dinlemeye özen gösteriyordu. Yarı uyanık vaziyette...Babasını gururlandırmak adına...

Geçmişteki haline birazcık üzülmeye başlamıştı. 

Tanrım ne kadar saf ve budala bir çocukmuşum.

"Draco iyi misin?"

Ders bitiminden sonra ayağa kalkan Blaise, endişeyle ona sordu. Pansy ise o sırada buz gibi elini alnına koymuş ve kendisinin ateşini ölçüyordu.

"Yanıyorsun!"

Pansy'nin panik dolu çığlığı Blaise'ın korkmasına neden olmuştu. İkili panikle "Draco!" diye endişeyle ismini haykırırken ismi telaşla çağrılan sarı saçlı çocuk kılığındaki yetişkin ayağa kalktı.

"Sakinleşin ben iyiyim."

Bu sözleri söyler söylemez ayaklandığında iki çocuk telaşla birbirlerini izledi. Koridora doğru yürüdüklerinde tam ağzını açıp bir şey söyleyecekleri zaman Draco sendeledi ve kendisini birisini onu tutarken buluverdi.

İlk başta düşüp düşmediğini anlamayan Draco Malfoy, saniyesinde telaştan kapanmış gözlerini açtığı vakit kendisini nazikçe izleyen genci görüverdi.

"İyi misin?"

Draco ürperdi. Hiç görmeyi beklemediği kişi onun karşısındaydı..

Sorulan soruyla Draco, başını sallayıp kendisini toparladı ve geriye doğru çekildi. Tam "İyiyim." kelimesini söylediğinde ise "DRACO!" ismi bir kez daha yüksek ve gür sesle koridorda yankılandı.

Draco, öfkeden iç çekmemek ve saçlarını yolmamak için kendisini zor tutuyordu.

Endişeyle yaklaşan kuzgun saçlı çocuğun arkasından kızıl saçlı uzun boylu çocuk ile gür saçlı kız koşuşturarak geliyordu.

"İyi misin?!"

Draco kaşlarını çatmasıyla beraber tekrardan "İyiyim." kelimesini dediğinde Blaise, buz gibi hissettiren koyu elini onun sıcacık alnına koyuyordu.

"İyi değil. Ateşi var."

Blaise'in söylediği sözler nedense altın üçlüyü ve Pansy'i panikleştirmişti. Büyücü dünyasının gelecekteki ve şu anki kahramanı panikten alarma çaldığı sırada kızıl saçlı uzun boylu Weasley, Draco'yu şaşırtacak şekilde öne doğru adım attı.

"Diggory bize yardım eder misin?"

 Doğru Draco Malfoy'un kazayla üstüne neredeyse çullandığı kişi Cedric Diggory idi. 7nci yılında ateş kadehinde ismi çıktığı zaman Voldemort tarafından öldürülen gençti.

"Olur. O zaman Draco lütfen bana güven."

Draco, telaşla gri gözlerini kırpıştırıp "Ne?!" sorusunu sorduğu vakit kendisini yukarı kaldırılmış halde buluvermişti. Şaşkınlıktan ne diyeceğini bilemediği sırada Draco, Harry Potter'ın "Endişelenme Draco. Seni revire götürüp madam Poppy'nin hızlıca iyileştirmesini sağlayacağız." konuşmasını sessizce dinledi.

Draco kendisini çığlık atmamak üzere zar zor tutuyordu.

'NE YAPIYORSUNUZ SİZ?! BENİ RAHAT BIRAKIN!

Tam çığlık atıp herkesi kovmayı planlandığı zaman Daphne Greengrass'ın ona yöneltmiş olduğu duygusu belli olmayan yüzünün ardındaki soğuk mavi gözlere derince baktı.

Sanırım Daphne Greengrass'a bir özür borçluydu.

Tabi ki geçmişteki çocuk olan Daphne Greengrass içindi. Gelecekteki Daphne Greengrass'ın şimdi yüzünü dair görmek istemiyordu.

Draco, revirden çıkar çıkmaz onu izleyen kızdan özür dilemeye karar verdi.

...

Draco, Madam Poppy'e götürüldüğünde nedense kendisini daha yorgun hissetmişti. Bembeyaz revir yatağına konulur konulmaz madam Poppy, büyülü iksirlerinden bir yudum ona içirip anında kendisine gelmesini sağlamıştı.

"2 gün dinlenirse kendisine gelecek."

Madam Poppy'nin gitmeden önceki konuşması etrafına toplanan herkesi rahatlatmıştı. Bundan dolayı herkes zorla da olsa gönderdiğinde gülen yüzleriyle rahatça "Görüşürüz Draco!" sözlerini söyleyip uzaklaşmıştı.

Harry biraz arkasına dönüp kalacakmış gibi olmuştu ama yine de Draco'nun istediği gibi ayrılmıştı.

Sonunda Draco Malfoy, koskocaman revirde yalnız başına kafasını dinliyordu. Şimdi rahatça ne yapması gerektiğini düşünebilirdi. Hemen o lanet olası günlüğü bulmalıydı...

Tehlikeli ellerin altında olabilirdi.

Ve bunun düşüncesi bile barış dolu geleceği mahvetmeye yetebilirdi. Gerçi ne kadar barış dolu gelecek olduğu Draco için hala tartışmalıydı.

Nedense günleri artık olaysız geçmiyordu...Yani geleceği belki de o kadar da masum değildi.

Neyse şimdi kasvetli düşüncelerin zamanı değildi günlüğü bulmaya odaklanmalıydı.

....

Geceni bir saatinde dolunay ışığı, beyaz yıldızlarla donatılmış karanlık gökyüzünü aydınlattığı vakit uyuyan Draco Malfoy, gri gözlerini açtığı anda panikle tek bir ismi söyledi.

O da, onu izleyen kişinin ismiydi.

"Greengrass!"

Soy ismini bağırdığı kız, telaşla Draco'nun ağzını eliyle kapattıktan sonra etrafına bakındı. Kimsenin olmadığını fark ettiğinde ise rahat nefes alıp elini pespembe dudakların üzerinden çekiverdi.

"Daha iyi misin?"

Draco başını salladığında Daphne Grengrass rahat nefes alıp, yanında getirdiği çantasını açıp kurcaladı.

Draco ne olduğunu anlamadığından merakla gri gözlerini büyütüp onu izlediği anda yüzüne doğrultulmuş bir şey çantadan çıkarıverdi.

"Bu..."

Daphne Greengrass sinsi sırıtışıyla "Bunu aramıyor muydun?" sorusunu alaycı yüzle sorduğunda Draco, ağzını kocaman açtı.

Aradığı eski kitap şeklindeki günlük şu anda karşısındaydı. Tom Riddle'ın günlüğü olarak bilinen Voldemort'un hortkuluğu tekrardan hastane yatağındayken mucizevi eseri ellerine geçmişti. Hem de gelecekte kendisini öldürmeye deneyen kız tarafından.

"Sende miydi?"

Sorduğu hafif öfkeli soru sarı saçlı kızın telaşla başını sallamasını sağladı.

"Hayır değildi. Nott ve...Tracey'nin elindeydi."

Draco'ya mı öyle geliyordu yoksa son ismi söylemek Daphne için zor mu gelmişti? Draco kitabı eline alır almaz nazik yüzle gülümsedi.

Daphne'yi suçlamıyordu. O sadece elinden geldiğince ona yakın olan aynı sınıftaki Tracey'i koruyordu...Ve de Nott vardı tabi ki.

İkisi nasıl dolabında sakladığı kitabı almışlardı?

Dolapta olduğunu nereden biliyorlardı?

"Teşekkür ederim Daphne."

Daphne gülümsedi. Draco ilk defa onun bu kadar içten gülümsediğini görmüştü. Yatağının boşluğuna otururken Daphne merakla günlüğe bakıp Draco'Ya merak ettiği soruyu sordu.

"Peki ne yapacaksın?"

Draco, sessizliğini koruyup ne yanıt vereceğini düşündüğünde kız düşüncelerden çıkarıp gerçeği söylemesini sağlayacak o meşhur sözleri söyledi.

"Boşuna bana yalan söyleme O günlüğün büyülü olduğunu biliyorum. Nott ve Tracey'nin onun için kavga ettiğini bile gördüm."

Draco gri gözlerini kırpıştırdı. İkisi günlük için kavga mı etmişlerdi? Daha kaybolalı kaç gün olmuştu?

Nasıl bu lanet olası nesne ortalığı bu kadar çabuk karmaşaya sürüklemişti?

Draco iç çekti ve ona güvenmesi için yalvaran kıza karşılık ağzını açmaya karar verdi. Gelecekteki halinin yaptıkları yüzünden masum olan geçmişteki çocuk benliğini suçlamaya devam edemezdi değil mi?

Eğer belki düzgün şekilde onunla ilgilenirse...Geçmiş bir umutla onun adına sadece ufakta olsa değişebilirdi.

Draco o anda son düşündüğü sözler zihninde yankılandığı vakit kendisiyle çeliştiğini anladı. Geleceği değiştirmek istiyor muydu yoksa aynı kalmasını mı istiyordu?

İçten içe bunu merak etmeye başlamıştı.

Ne yazık ki merak ettiği soruların cevabı kimse tarafından yanıtlanamazdı. Kendisi dışında...

 

Forward
Sign in to leave a review.