Lost Memories

Harry Potter - J. K. Rowling
G
Lost Memories
Summary
Zamanda geri gitme hakkı kazanan 20 yaşındaki Draco Malfoy, 9 yıl önceki geçmişe yolculuk yaparken geleceğin akışını yavaş yavaş değiştirecektir.Eksik bölümler eklendi. Kazayla 31 Temmuz adlı 5nci bölümü yüklemeye unutmuşum yükledim.
Note
Uyarı: Hikayenin bazı bölümleri yetişkinlere yönelik olabilir. Daha karar vermedim ama böyle olacağını düşünüyorum.
All Chapters Forward

Chapter 29

"Benden kaçmaya ne kadar daha devam edeceksin?"

Draco kafasını kaldırdığında Daphne Greengrass'ın kırılmış ve hayal kırıklığına uğramış mavi gözleriyle birlikte öfkeli suratıyla karşılaştı. Draco bilmezlikten gelip iç çekti.

"Neden bahsediyorsun Greengrass?"

Okuduğu mavi kitabın kapağını kapatıp masaya koyduktan sonra sakin yüz ifadesiyle içinde biriken öfkeyi gizleyerek ona baktı.

"Neden bahsettiğimi çok iyi biliyorsun. Benden kaçıyorsun!"

Draco neredeyse afallayacaktı. Soğuk kanlılığıyla bilinen duygusuz surata sahip kızın ilk defa hissettiğini dışa vurduğunu görüyordu. Gelecekte bile bunu asla görememişti.

"Ben...Kaçmıyorum."

Sarı saçlı kız alaycı şekilde sırıttı.

"Cidden mi?" Kız Draco'nun yanına oturup yüzüne mavi gözlerini yoğunca yaklaştırdığı anda Draco gerginlikle kafasını başka yöne çevirdi.

"Bu yüzden mi yüzünü benden kaçırıyorsun?!"

Draco, panikle ağzını açmaya başladı.

"Bunu kime yapsam herkes yüzünü kaçırır! O kadar yaklaşma!"

Daphne Greengrass'ın suratı Draco'nun sözleriyle geriye doğru çekilmişti. Draco, kızın yüzüne baktığı anda ağlamaklı bir ifade fark etti.

"Tamam."

Draco Malfoy, sarı saçlı duygusuz kızın mavi gözlerinden yaşlar aktığını gördüğüne yemin edebilirdi. Hiç bir şey demeden Dapne Greengrass'ın yanaklarına süzülen yaşları silmesini ve yanındaki sandalyede kitap okumasını seyretti.

Draco ilk defa kendisini bu kadar kötü derecede suçlu hissediyordu.

Sessizliğin ağır bastığı Malfoy ailesinin kütüphanesinde Draco, mavi kapaklı kitabını okumaya geri döndü. Elinden geldiğince kızarmış gözlerle ara sıra kitaptan kafasını kaldırıp onu izleyen Daphne Greengrass'a bakmamayı deniyordu.

Bugün biraz onun için zor geçecekti anlaşılan.

....

Hogwarts sonunda başlamıştı.

"DRACO!"

Hogwarts'ın başlamasıyla beraber kuzgun saçlı büyücülük dünyasının kahramanı ona doğru koşması bir olmuştu.

"Merhaba Harry."

Nazik gülümsemesinin ardından söylediği sade sözler nedense yeşil gözlü 12 yaşındaki çocuğu çok sevindirmişti. Draco onun gülümsemesini fark etmemiş gibi yaparak gri gözlerini çocuğun arkasındaki gür saçlı kız olan Hermione Granger'e çevirdi.

"Nasılsın Hermione?"

Gür saçlı kız heyecanla gülümseyerek ağzını mutlulukla daha okulun ilk gününde bir şey yaşamışçasına anlatmaya başladı.

"Draco! Ne oldu biliyor musun?! Biz az kalsın treni kaçırıyorduk!"

Draco'nun gri gözleri ağzıyla beraber daha deminki duydukları yüzünden şoktan kocaman açıldı.

"Ne?! Nasıl?!"

Trene binmişler miydi?!

Harry Potter ve Ron Weasley'nin Hogwarts trenine yetişememesini bekliyordu ama Hermione Granger'ın onlarla birlikte olmasını beklemiyordu! Orijinal zamanda Hogwarts'da ki yemek salonun iki çocuğun gelmesini öfkeyle beklediğini dünmüş gibi hatırlıyordu.

Nasıl onlarla beraber neredeyse geç kalmış olabilirdi ki?!

Ve nasıl orijinalinden farklı olarak trene binebildiler.

"Her şey gördüğümüz bir ev cini yüzünden oldu."

Draco, gözlerini merakla kırpıştırdı.

Ev cini mi?

Merakla içinden Hermione Granger'ın söylediği şeyi sorguladı ta ki aklına bir isim gelinceye kadardı.

"Dobby." 

Draco'nun iç çekmeden önce dudaklarından çıkan tek isim eskiden Malfoy ailesi adına çalışan ev cininin ismiydi.

...

Duvar kapatıldığı anda Ron umutsuzluğa kapılmıştı. Zavallı çocuk telaşla arkasına dönüp kekeleyerek "Kapı kapandı." demeye başlamıştı.

Bunun üzerine Hermione ve Harry telaşla birbirleriyle bakıştıktan sonra "NE?!" kelimesini bağırarak söylediler. Trene doğru gidecek olan duvar gibi gözüken kapıya endişeyle yaklaşan kız, eli duvara değdiği anda bir şeylerin ters gittiğini anladı.

"Bir sorun var. Birisi bu kapıyı büyüyle kapatmış olmalı! Çünkü tren kalkmadan önce kapı asla kapatılamaz!"

Kızın telaş dolu sözleri üzerine Harry'nin gözlüklerinin arkasında saklanmış olan yeşil gözleri karardı. Dudakları öfkeden dolayı büzülmüştü.

"Dobby."

Hermione ve Ron, merakla bilmedikleri ismi ağzından çıkaran 12 yaşındaki siyah saçlı çocuğa dönüp seyrettiler.

"Dobby kim?"

Hermione merakla sorduğu anda Harry sadece "Sonra söylerim." yanıtını verip başından savdı. Hermione, merakla yanından geçen ve duvarın arkasına doğru hızla giden çocuğu arkasındaki kızıl saçlı çocukla izledi.

Harry'nin öfkeli hareketi ta ki bir ev cininin ortaya çıkmasına kadar devam etmişti. Duvarın arkasından çıkan ev cini "Hogwarts tehlikeli. Harry Potter ve arkadaşları gitmemeli." sözlerini söylediğinde Harry iç çekti.

"Malfoy ailesinin eskiden ev cini olduğunu biliyorum."

Dobby merakla gözlerle 'Nasıl biliyorsun?' sorusunu soracakken Harry daha ev cini ağzını açmasına fırsat bilmeden soracağı soruyu tahmin ederek yanıtladı.

"Draco söyledi bana."

Ev cini düşünceli şekilde çenesini ovuşturduğunda Harry, düşünceli halde çenesini ovuşturan ev cininin gözlerinin içerisine bakmak için boyuna doğru yavaşça eğildi.

"Dobby. Bizim gitmemiz lazım. Hogwarts benim mutlu olduğum tek yer."

Dobby'nin gözleri büyücü dünyasının kahramanı olarak bilinen Harry Potter'ın sözlerini duyar duymaz hüzünle titremeye başladı.

"Harry Potter ve arkadaşları dikkatli olmalı. Efendi Draco'da öyle."

Dobby'nin sözleri Harry'i meraklandırmıştı.

"Ne demek istiyorsun?"

Harry'nin merakla karışık endişeli sorusuna cevap olarak Dobby sadece "Efendi Draco Malfoy ailesinden uzak durmalı. O onlar gibi değil." sözlerini söyledi.

Harry'nin yeşil gözleri o anda aklına beliren Lucius Malfoy'un görüntüsüyle kararmıştı. Hermione ne olduğunu ilk defa anlamadığından dolayı endişeyle izlerken öne doğru yürüyen safkan büyücü çocuğu Ron, ciddi ifadeyle Harry'nin yüzüne bakıyordu.

Safkan aileden doğmuş olan 12 yaşındaki çocuk, ev cininin neden bahsettiğini gayet iyi biliyordu. Büyücülük dünyası hakkında düzgün bir şey bilmeyen Harry bile biliyordu.

...

"Dobby adına üzgünüm."

Bu aralar Draco nedense kendisini çok özür diliyormuş gibi hissediyordu. Ama artık umursamıyordu. Sonuçta ev cini eskiden onun ailesine aitti. Teknik olarak ev cininin uyarısı ailesinin yaptığı saçma hareketler yüzündendi.

Hermione, telaşla "Senin yüzünden değil Draco." derken Harry düşünceli yüzle onu izliyordu. Bir şeyler yanlıştı. Draco, kuzgun saçlı çocuk ve arkadaşında anında bir problem olduğunu anlamıştı.

"Ne oldu?"

Draco'nun basit sorusu yeşil gözlerin yoğunca onu izlemesine neden olmuştu. Geçen 3 dakikalık derin sessizlik büyücülük dünyasının kahramanının "Bu tatilde eve gidecek misin?" sorusuyla bozuluvermişti.

Draco "Evet." yanıtını vermesinin ardından Ron'un "Dikkatli ol." uyarısını arkasına dönmeden önce dinledi.

Draco, iki çocuğun ne demek istediğini anlamamıştı. Yoksa Dobby, babasının tuttuğu o lanet olası günlük hakkında bilgi mi vermişti?

Eğer verdiyse bir an önce günlüğü yok etmenin yolunu bulmalıydı. Sonuçta orijinal zamandan farklı olarak günlük ondaydı...

Değil mi?

Yanılmıştı.

Draco yurda geri döner dönmez, günlüğün olması gereken dolabındaki boşluğa telaşla bir süre izledi. Günlük yoktu.

Voldemort yani diğer adıyla Tom Riddle olarak bilinen canavarın günlüğü kayıptı.

Draco, telaştan titreyen vücudunu sakinleştirdikten sonra öfkeyle bağırdı.

"Dolabımı kim karıştırdı?!"

Ne yazık ki öfkeyle bağırarak sorduğu soru korkuyla onu izleyen 11 ve 12 yaşlarındaki küçücük çocukların bakışlarıyla cevapsız kalmıştı.

Draco, sinirden dişlerini sıktı.

Bir an önce günlüğü bulup yok etmeliydi.

Günlük nerede olabilirdi? Unutmadığına emindi. Hatta Hogwarts'a gelir gelmez yaptığı ilk şey günlüğü eşyalarıyla beraber dolabına koymak olmuştu.

Draco, yumruklarını sıkarak oturduğu yerden ayağa kalktı. Günlüğü hemen bulmalıydı. Ona endişeli yüzlerle izleyen Blaise ve Pansy'nin yanına aceleyle gidip olayları heyecanla bekleyen iki çocuğa anlattı.

Eğer günlüğün yerini biliyorlarsa belki de duydukları korkutucu şeylerle daha kolay yerini söyleyebilirler diye düşünüyordu.

Ne yazık ki pekte kolay olmayacaktı.

İki çocuk bilmediğini söyleyip başlarını sallayıp durmuşlardı. Peki gerçekten bilmiyorlar mıydı Yoksa...Yalan mı söylüyorlardı?

...

Gecenin karanlığında ay karanlık gökyüzünü aydınlattığı sırada tüy kaleminin sesi, sessizliğin içerisinde yankılanıyordu.

Siyahlar içerisinde gizlenen çocuk, gülümseyen yüzüyle ona 'Merhaba.' diyerek aniden beliren el yazısıyla yanıt veren büyülü günlüğe yazıyordu.

Gülümseyen çocuk, heyecanla kendisine cevap veren günlüğe yazmaya devam ederken günlüğün içerisinde büyüyen karanlık enerjinin onu yuttuğunu farkında bile değildi.

Sessiz odada karanlık gölgeler içerisinde adeta kızıl gözlerin parıldadığı görülebiliyordu. Günlüğün karanlık enerjisi çocuğun gülümseyen yüzle yazmasıyla her geçen saniye daha da büyüyordu.

Ne yazık ki günlüğü yok etmek isteyen Draco Malfoy bunun farkında değildi.

 

Forward
Sign in to leave a review.