
Uçuş Dersi
Uçuş dersi
Pekala bugün kesinlikle büyük bir gündü. Bunun nedeni ise Harry Potter'ın ilk süpürge dersinde quidditch'e girmesi yüzündendi.
Çocuk baştan aşağı dahiydi. İlk defa süpürgeyle uçmasına rağmen o kadar başarılı bir şekilde ona karşı durmuştu ki adil gryffindor hanesinden sorumlu olan profesör Mcgonagall'ın bile dikkatini çekmişti.
Bu başarısıyla Mcgonagall hızla onu quidditch takımına alıverdi. Geçmişte ki Draco ise bunun haksızlık olduğunu düşünüp öfkelendi.
Hatta o kadar çok öfkelenmişti ki yumruklarını sıkmaktan neredeyse tırnaklarının eline batması yüzünden eli kanayacaktı.
Özellikle Potter'ın ona inat teşekkür edermişçesine alaycı şekilde söylemesi onu daha da öfkelendirmişti.
Draco bu sefer kesinlikle kararlıydı. Potter'da uzak duracaktı. İtiraf etmeli ki Potter ne kadar küçük olsa da onu sinirlendirmekte bir numaraydı.
Tabi ki büyük ihtimalle Harry Potter'a göre Draco Malfoy bir numaraydı. Voldemort yok olduktan sonra tabi ilk baş asıl birinci sırada karanlık lort olarak bilinen Voldemort vardı.
Değil mi?
Harry Potter'ın nefreti için karanlık lort ile bu şekilde berabere kaldığını düşünmek Draco'yu ürpertmişti.
Gerçekten de çok garip bir durumdu.
Draco ayağa kalktı ve gitmesi gereken derse heyecanla hazırlandı. Bugün büyük gündü.
...
"Süpürgeleriniz çağırmakla başlayın."
İşte macera başlıyordu. Uçma Profesörünün emri ile Draco içinden bunları düşünmeye başlamıştı.
Yukarı.
Yukarı.
Yukarı.
Her ağızdan mutlaka 'Yukarı.' kelimesi duyuluyordu. Tüm herkes o kadar heyecanlı ve yüksek sesle bağırıyordu ki Draco neredeyse kulaklarını tıkayacaktı.
Draco hiç bir şey demeden sadece Blaise izledi. Koyu tenli çocuk o kadar yüksek sesle "Yukarı!" Diyordu ki Draco şaşırmıştı.
Draco asla Blaise'in bu şekilde bağırdığını duymamıştı. Geçmiş yaşamında onun her daim sakin bir şekilde işleri halletmeye denediğini görmüştü. Draco gri gözlerini başka yöne çevirdiğinde onu öfkesiyle hiç şaşırtmayan Pansy ile karşılaştı.
Kız öfkeden neredeyse süpürgeyi tekmeleyecekti. Draco gülmemek için kendisini başka yöne çevirdi.
Onunla alay eden Daphne Greengrass. Kız 3ncü denemesinin ardından süpürgeyi istediği şekilde eline getirmeye başarmıştı.
Draco, bu duruma içinde şaşırırken kız ona dönüp kazanmış edasıyla dudaklarını yukarı doğru kıvırdı.
Vay canına!
Daha demin 11 yaşında ki buz kraliçesi olarak bilinen kız bir süpürge çağırmada ona meydan mı okumuştu?!
Draco şimdi öfkelenmişti.
Ağzını bile açmadan içinden 'Yukarı.' Deyip süpürgesini eline çağırıp kızın zafer sırıtmasını yüzünden kendi karizmatik sırıtmasıyla silmişti.
Daphne öfkeyle kafasını çevirdiğinde sarışının gülümsemesi daha da büyüdü. Draco gülümsemesini saklamadan kafasını kuzgun saçlı gözlüklü çocuğa çevirdi.
Çocuk ağzını açıp "Yukarı." Der demez süpürge nazikçe onun eline güzelce uçuverdi. Draco ise bu duruma şaşırmıştı.
Geçmişte kendisi doğuştan yetenekli olan bu çocuğa salak gibi meydan mı okumuştu?!
Kesinlikle tekrardan geçmişteki haline öfkeleniyordu. Nasıl bu kadar salakça bir şey yapıp kendisini rezil edebilirdi ki?!
Yani birazcık büyücü dünyasının kahramanını inceleseydi ne kadar yetenekli olduğunu anlayacaktı.
Draco kendisine içinden 'Salak.' Deyip somurttuğu sırada kızıl saçlı Weasley süpürgesini çağırıp kafasını vurunca somurtması ortadan kayboldu.
Onun yerine yüzünde o komik duruma karşılık bir gülümseme neredeyse belirecekti. Tabi ki her an gülümsemeye yakın dudakları fark etmiş olacak ki Weasley'nin kızıl saçlarının altındaki kızıl kaşları çatılmaya başlanmıştı.
"Dön önüne Malfoy!"
Draco hiç bir şey demeden eliyle sakladığı hafif kıkırdamasıyla önüne döndü. Harry ise bu kıkırdamayı fark ettiğinden dolayı kızıl saçlı çocuk gibi kaşlarını çattı ve gözlüklerin altında parlayan yeşil gözlerini kısıp onu inceledi.
Draco bu incelemeyi fark etmediğinden dolayı çoktan önüne dönmüştü. Her şeyi bilen Hermione Granger süpürgesini bir türlü çağıramamıştı.
Draco, bunun nedenini kızın hayal gücünden kaynaklı olduğunu düşünmüştü. Süpürge çağırmak elinde asa olmadan yapılan bir şey olduğu için daha zorluydu.
Çünkü tamamen hayalinde odaklandığın imgeye bağlıydı.
Draco, kızın zorlandığını fark ettiğinden dolayı ağzını açıp açmamak arasında kaldı. Yani kendisi ağzını açmasa bile yapabilecekti sonuçta değil mi?
Geçmişte başarmıştı.
Draco, bu düşüncesiyle tam önüne dönecekti ki kızın neredeyse öfkeden yaşaracak kahverengi gözleriyle karşılaştı.
Olamaz!
Kız bir şeyi başaramamaktan nefret ediyordu. Bundan dolayı istemeden gözleri yaşarmaya başlamıştı. Draco bu duruma dayanamadığından dolayı geçmişteki halinden farklı olarak ağzını açtı.
"Süpürgeyi eline getirdiğini hayal etmen lazım."
O kadar basit ve kısa tanımdı ki sanki öylesine açıklamış gibiydi. Başkalarına göre hatta saçma bir açıklama olarak bile görülebilirdi.
Ona rağmen gür saçlı kız gözlerinde beliren mutlu parıltıyla gülümseyip "Teşekkürler Draco." Deyiverdi.
Draco bu kadar basit şey için neden o kadar mutlu olup teşekkür ettiğini anlamamıştı. Kendisi büyük ihtimalle bu saçma açıklaması olmadan daha kolay bir şekilde yapacaktı sonuçta.
Tam bunları düşünürken kızın eline hızla süpürgesi uçuverdi. O kadar hızlıydı ki Draco ve Draco'nun açıklamasını dinleyen Ron, sadece şaşkınlıkla bakıverdi.
Hermione Granger'ın yüzündeki gülümseme bu şekilde daha da büyümeye başladı. Artık Draco Malfoy'a bakışı daha mutlu ve yumuşak olmuştu.
Tabi ki Weasley'nin bakışı ise daha şüpheci olmuştu. Ama ona rağmen iç çekip daha demin duyduğu basit tanımı hatırlayıp odaklandı ve süpürgenin yavaşça ona gelmesini sağladı.
Ron ne kadar itiraf etmek istemese de daha demin açıklama yapan Malfoy sayesinde süpürgesini güvenli şekilde kafasına vurmadan eline uçmasını sağlamıştı.
Bu onun için hem sinir bozucu hem de mutluluk verici bir durumdu. Bir tarafı Malfoy'dan yardım aldığı için kızgın diğer tarafı bir şeyi başardığı için mutluydu.
Draco ise bu garip durumdan kurtulmak için kafasını çevirdi ve kendisini Blaise ile Pansy'nin gülümseyen yüzlerine bakarken buldu.
Anlaşılan o basit açıklamasını sadece Granger ve Weasley dinlememişti. En yakın arkadaşım diyeceği iki çocukta onun açıklamasını dinleyip ona gülümsüyorlardı.
Draco hafif tebessüm etti.
Sanırsam Granger'e yardım etmek doğru karardı.
İçten içe doğru yolda yürüdüğüne inanmıştı. Tam her şey güzel geçiyordu ki havalanan tanıdık gelen çocuğun görüntüsüyle karşılaştı.
Hayır olamaz.
Draco bunu nasıl unutmuş olabilirdi! Daha sabah Potter'ın quidditch oynama iznini kazanma hakkını düşünmüyor muydu?!
Nasıl büyücü dünyasının kahramanının birinci sınıfta ilk süpürge dersinde takıma alınmasının ana nedeni olan durumu unutmuştu ki.
Draco, aceleyle asasını sallayıp bir büyü mırıldandı. O büyü mırıldanışıyla süpürgeden dengesini kaybedip düşen çocuk korkudan kapattığı gözlerini açtığında kendisini yumuşak bir yastık gibi bir şeyin üzerinde olduğunu fark etti.
Neville Longbottom, sarımsı saçların altında ki kahverengi gözlerini asasını gizlice indiren Draco'ya doğrulttu. Çocuk kendisini yere acı verici sert şekilde düşmeyi beklerken bir yastığın üzerinde buluvermişti.
Neville'in gözleri şok edici olayın ardından bir farkındalıkla kendisine gelmişti. Uçuş dersinden sorumlu olan Rolanda Hooch ona doğru koşup "İyi misin?" Diye sormasına karşılık Neville sadece şaşkınlıkla başını salladı.
Bu durumun şokunu hala atlatamamıştı. Profesör Hooch bunu anlayarak "Hadi seni revire götürelim." Deyince Neville sesini çıkarmadan Profesörü takip etti.
Neville uzaklaşmadan son bir kere arkasına dönüp platin saçlı çocuğa baktı ve kısık sesle 'Teşekkür ederim.' Dedi.
Çocuğun dudaklarını okuyup ne dediğini anlayan Draco başını sallayıp önüne geri döndü. Madam Hooch'un uzaklaşmadan önce "Ben gelene kadar bekleyin!" Uyarısına karşılık herkes sessizce bekledi.
Ama bu sessizlik maalesef ki bir kaç saniye sürdü. Tanıdık gelen hareketle biri daha demin zavallı çocuğun düşürdüğü unutma beni ya da hatırla beni adlı küçük topunu elini aldı ve alaycı şekilde sırıtan ağzını açtı.
"Bakın Longbottom neyini düşürmüş."
Topu elini alan kişi kesinlikle Draco değildi.
Pekala ne oluyor burada böyle?!
Draco, karşısında Neville Longbottoma'a ait olan topu alan Theodore Nott'a şaşkınlıkla baka kalmıştı.
Anlaşılan bir şekilde geçmiş kendisinin asıl yapması gerektiği şeyleri başkasına yaptırarak uyum içerisinde her şeyi düzeltiyordu.
Draco şoktan kocaman açılmış olan ağzını eliyle kapatmak zorunda kalmıştı. Bu garip durumdan dolayı ağzının içerisine sinek girmesini istemezdi.
Yani kim isterdi ki değil mi?
Draco artık ne düşündüğünü bile bilmiyordu.