Holocene

Harry Potter - J. K. Rowling
F/M
Gen
G
Holocene
Summary
" Bir şey yapmam lazım. Burada kalıp kitaplara gömülemem şimdi olmaz"
All Chapters Forward

All The Bad İnjuries

Marlene sabah erken bir saatte uyandı. Neden birden uyandığını bilmiyordu. Eli nedensizce kolyesine gitti.

Dayısının ona aldığı bu kolyeyi çok sevmişti. Ona garip bir güven hissi sağlıyordu. Saatin henüz sabah altı olduğunu gördüğünde oflayıp kafasını yeniden yastığına gömdü.

Uyuyamayacağının bilincindeydi elbette yinede bir umut uyuyabilmeyi denedi. İşin sonunda yatakta dönüp ayağa kalktı.

Dün akşam Mary'i dinlemişlerdi ve Marlene onun için mutluydu. Sadece kendilerinin nasıl bu kadar kör olduğunu anlamaya çalışıyordu.

Kendisi Sirius ile olan olayı açmak istesede bütün olayları kendine çevirmek istemiyordu. Bu yüzden sustu. James ve Lily biliyordu sonuçta diğerleride öğrenecekti eninde sonunda.

Kızları rahatsız etmemek için odadan sessizce çıktı. Ortak salona geçti ve kitap okumaya başladı.

Kahvaltı için büyük salona geldiklerinde Mary kapıda onu bekleyen sevgilisinin yanına gitti. Lily ve Marlene gülerek kıza bakıp kendi masalarına doğru ilerlediler.

Marlene Sirius ve Remus'un arasına oturdu. James Marlene'i görünce ona döndü "aldın mı" diye sordu. Marlene onu onayladı.

"Neyi" diye sordu Sirius merakla. James işaret parmağını dudağına götürdü. "Seni ilgilendiren bir şey değil pati" dedi.

Sirius dramatik bir şekilde elini kalbine götürdü"sen beni dışlıyor musun çatalak. Kalbimi kırdın"

Marlene güldü. James "söyleme öyle pati kalbini nasıl onarabilirim" diye sordu.

Sirius biraz düşünür gibi yaptı. "Haftanın başında Sirius çok yakışıklı yazan bir kağıtla gezeceksin"

James itiraz ederken Mary masadaki yerine oturdu. Peter James'ten gazeteyi almış bakıyordu. O sırada Mary'de gazeteye eğildi.

"Bir şey yok değil mi?" Diye sordu. Peter "hayır" dedi "sessizlik"

Mary birden ürperdi. Muggle doğumlu olması onu bir şekilde hedef yapmıştı.

Peter Mary'e döndü "endişelenecek bir şey yok yani". Mary ona gülümseyerek baktı. Peter gazeteyi kaldırdı.

Regulus Black abisine olan sevgisi ve ailesine olan sadakati arasında kalmıştı. Yinede kendisini bunun ailesine olan sadakatine ters olmadığına inandırmaya çalışıyordu.

Sonuçta Sirius bir safkandı ne kadar aileden kovulmuş olursa olsun. Bu yüzden yemekte büyük salondan çıkmış. Arkadaşlarına bir bahane söyleyerek. Gryffindor ortak salonunun önüne gelmişti.

Elinde annesinden gelen mektubu tutuyordu ve gergindi. Orada on beş dakika kadar bekledi. Ancak abisi çıkmadı.

Onun yerine abisinin sürekli takıldığı gruptan adının Peter olduğunu bildiği çocukla bir kız çıktı.

"Hadi Petee geç kaldık" dedi kız. Peter ise onu başıyla onayladı.

Regulus onları durdurdu "Sirius nerede" diye sordu. Peter şaşkınlıkla Regulus'a bakıyordu. "Niye" diye sordu. Olay merakını çekmişti.

Regulus soğuk bir şekilde "seni ilgilendirmez" dedi. Peter ters düşmek istemiyordu "Hogsmade'e gittiler yer tutmak için"

Regulus geç kaldığını o an anladı "tamam" dedi ve merdivenlere yöneldi. Merdivenlerde kendi evinden Barty ile karşılaştı bir selam verdi.

Hızla merdivenlerden inerken aklından tek bir şey geçiyordu abisini uyarmak için geç kaldığı gerçeği. Hemen bu mektubu imha etmesi gerektiğiydi.

Barty sessizce konuşan Peter ve Mary ikilisini gördü. "Geciktin" dedi Barty. Konuşmalarını böldü.

Mary gülerek sevgilisine baktı "afedersin üzerimi değiştirdim sonra bir soru için durduruldum" dedi.

Peter "tüm suç benim büyünün bunu yapacağını düşünmemiştim" dedi.

Mary Peter'a baktı "önemli değil Peter". Barty elini uzattı Mary gülerek eli tuttu. "Gidelim o zaman"

Peter çiftin yanlarında ilerledi. Hala kafasında tam olarak tutturamadığı şeyler vardı. Onu daha önce Edmund Mulciber ile görmüştü. Çocuğun bakışlarında garip bir şey vardı.

Şimdi ise Barty ile çıktığını söylüyordu. Barty kendi çevresi dışında birileri ile takılmazdı. En azından Peter denk gelmemişti. Yinede sustu. Bazen beklemek her şeyi netleştirirdi.

Mary sevgilisine baktı. Yüzü gergin olduğunu ele veriyordu. Ama neden gergindi "İyi misin Barty" diye sordu.

Barty gülümsedi "elbette iyiyim" cevabını verdi. Mary ise olmadığına emindi.

"Hayır bir şey var söyle" dedi Mary. Peter duymasın diye sessizce söylemişti ki Peter kendi zihninde bir düşünce harbinde olduğu için söylemese bile anlamazdı.

Barty Peter'a yandan baktı sonra Mary'e döndü "bir tartışma oldu. Nedenini sorma çünkü söylemeyeceğim. Ceza aldım Sloughorn verdi."

Mary üzülerek sevgilisine baktı "baban öğrenecek mi" diye sordu.

Barty başını iki yana salladı "Sloughorn beni sever. Derslerimde ki başarım yüzünden. Ondan rica ettim ve kabul etti"

Mary "o zaman kavga yüzünden gerginsin" dedi. Kaşları çatılmıştı kavganın konusu ilgisini çekmeye başlamıştı.

Barty "kavga değil tartışma. Biraz yüksek bir tonda oldu sadece" diye onu düzeltti. "Gerginde değilim sadece sinirliyim"

Mary "neden" diye sordu. Barty ona baktı elini sıktı "önemli değil sadece herkese güvenme Mary. Birileri bazı şeyleri çok fazla karıştırıyor"

Mary Barty'e baktı. Ne olduğunu neden söylemiyordu ki.

Çapulcuların geri kalanı balyumrukta oturmuş konuşuyorlardı. "Bu sene o kupa bizim olacak" dedi James. Marlene ile beşlik çaktılar

Lily ise "bundan daha önemli bir şey var yalnız. FYBS'ler" dedi.

Marlene ofladı "hadi ama Lils bir yılımız daha var" dedi.

Lily ise "bir yıl bu sınavlara yetişmek için yeterli değil" dedi.

Sirius güldü "yedi yıl bile yetmez"

Lily "sizin kaybınız iyi bir yere gelmek istemiyorsanız benim için sorun değil" dedi.

"Hepimiz istiyoruz Lily çiçeğim ama Quiditch'te kupa kazanmayıda istiyoruz" dedi James Lily'e hafifçe yaklaşarak.

Sirius "öhöm burada aile var" dedi. Lily ise "ben bir aile göremiyorum pati" dedi ve sevgilisine döndü.

Lily'nin bu hafif değişimleri James'i affallatıyordu. Ona yakın olmasına izin vereceğini hiç düşünmemişti. Özelliklede yıllardır onun peşinden koştuktan sonra.

Remus biralarla geldi "yardımınız için sağolun" dedi. Sirius hemen James'i parmağı ile işaret edip "ben söyledim aylak ama çatalak sürekli Lily'e sırnaşacağım diye reddetti" dedi.

Remus ona bakıp "peki sen niye gelmedin pati James sanada mı sırnaşacak diye senide göndermedi" Marlene ve Lily kahkahalarını tutmaya çalıştılar.

James sandalyesini Sirius'un olduğu yöne kaydırdı "benim için mi gitmedin patiayak" sonra Lily'e döndü "kesin bana aşık yanımıza alsak mı" diye sordu.

Marlene James'in söylediği şeyle kahkaha atmaya başladı. Lily ise ikiliye baktı "ben sizin aranızda hiç durmayayım istersen James" dedi.

Marlene Remus'a baktı "yuva yıktın be Remmy" dedi. Sirius Remus'un omzunu sıkarak "ama bir yuvada yaptı hadi James itiraf et sende boş değilsin"

James yüzünü buruşturdu "yok ben çok boşum ona karşı" dedi.

Masada herkes yerini aldığında garip bir sessizlik olmuştu. Bunun en büyük nedeni full Gryffindor'un olduğu masada yer alan pekte morali iyi olmayan Slytherine'di.

Yinede garip sessizlik Lily ve Barty'nin derslerden konuşmaya başlaması ile çözülmüştü. Lily Barty'nin Slytherine'in puan seviyesini parlatan kişilerden biri olduğunu biliyordu. -Diğeri ise elbetteki Severus'tu.- Bu yüzden konuşurken hiç zorluk çekmiyordu.

"FYBS'lere çalışmaya başladığını anlıyorum o zaman" dedi Barty. Kendiside başlamıştı elbette. Öteki türlü babasının onu küçümsemeye başlayacağını biliyordu.

Lily "elbette başladım. Tüm konuları yetiştirmem lazım özelliklede SBD'lerde olan eksiğimi kapatmak için çalışıyorum" dedi.

Marlene inanamaz bir şekilde arkadaşına bakıyordu. Eksiğim dediği şey onca olağan üstü üzerinden aldığı tek bir düşük nottu ki oda Herbiyoloji dersiydi notu ifritte değildi. Sadece olağanüstü alamamıştı.

"Benim o zaman geçen yıl çalışmaya başlamam lazımdı" dedi Marlene. Lily gözlerini devirdi "size söylüyorum sonunda dersleri en az benim kadar ciddiye alan biri var şu masada" dedi.

Barty Evans'ı elbette biliyordu. Ortak aldıkları dersler çok fazlaydı. Başarılı olduğunuda biliyordu. Mary sayesinde hepsi hakkında çok daha farklı şeylerde öğrenebilmişti.

İlk başta bu kadar uyumsuz bir grubun nasıl işlediğini anlamamıştı. Ancak Mary ile konuştukça sır çözülmüştü.

"Seninde SBD'lerden başarılı olduğunu biliyorum McKinnon. Özelliklede KSKS'dan değil mi" diye sordu Barty. Sirius kaşlarını çattı Marlene'in SBD'lerini nasıl biliyordu ki?

Marlene gülümsedi "onu orada duran Antik Runların yanında yazan İfrite sorar mısın lütfen" dedi. Barty gülümsedi "nasıl bunu başardığını merak ediyorum doğrusu McKinnon"

Lily ve Remus olayı hatırlayınca gülmeye başladılar. Grubun geri kalanı Antik Runlar dersini almadıkları için merakla bakıyorlardı.

Marlene elleriyle yüzünü kapattı. "Tamam tamam sizin orada olduğunuzu unutmuştum ben ne güzel ya" dedi.

Sirius soran gözlerle Marlene'e baktı. Marlene herkesin cevap beklediğini görünce "ufak bir kaza" dedi.

Lily gülerek "evet ufacık sınav kağıdını ateşe vermesi ve oda yetmezmiş gibi hocanın parşömenlerine atması tamamen ufacık bir kaza"

Mary gülerek Marlene'e döndü "bu yüzden mi Lily sürekli sana aman burayıda yakma diyor" diye sordu.

Lily güldü "kesinlikle az daha sınıfı yakıyordu" dedi Remus "hoca büyünün izini sürmese kimse o olduğunu anlayamayacaktı. Sonuçta asasızdık"

Barty kız arkadaşının gülüşünü izledi. Bu konuyu daha öncede açabileceğini düşünerek. Sabah ki siniri geçmişti. Yerini bir huzur almıştı.

Konuşmaya devam ettiler. James saatine baktı "lanet olsun Marley kalk" dedi birayı kafasına dikti "geç kaldık"

Marlene kaşlarını çattı "o kadar oldu mu ya" dedi. James onu onayladı. Sirius "nereye" diye sordu. Hızla hazırlanmaya çalışan ikili yerine Lily cevap verdi. "Takımdan Coulson'un doğum gününe gidiyorlar"

Marlene Sirius'un omzunu sıktı sakinleşmesi için ona neden söylemediği için kızacağını biliyordu. James Lily'i öptü "görüşürüz arkadaşlar" dedi.

Marlene Barty'e bakıp "kusura bakma Crouch artık daha fazla konuşuruz zaten." Son kez Sirius'un omzunu sıktı ve James'in peşinden çıktı.

Marlene James'in takımı gazlamaya çalışmasını izliyordu. Bir doğum günü partisinde yapılacak son şey olduğunu düşünsede çocukluk arkadaşının bu işe verdiği önemi gülerek izliyordu.

Oda onu biraz daraltınca James'e dışarıyı işaret etti "geliyorum". James onu baş parmağını kaldırarak onayladı.

Marlene dışarı çıktı ve taşın üzerine oturdu. Serin havanın içine işlemesine izin verdi. Son zamanlarda değişen şeyler ve ne kadar hızlı değiştiklerini düşündükçe kendine inanamıyordu.

Neredeyse yılbaşı tatili gelecekti. Marlene eve gitmek istediğinden emin değildi. Hatta itiraf etmesi gerekirse eve gitmeyi istemiyordu.

Abisinin olmadığı evde günlerini geçirmek zaten zor geliyordu. Şimdi ise onun ölüm yıl dönümünde orada olmak imkansızdı.

Orada ne kadar oturduğunu bilmiyordu. Yanına oturan kişiyle girdiği transtan çıktı. Bunun James olduğunu biliyordu elbette.

"Noel'e az kaldı" dedi Marlene. James yavaşça "evet öyle" dedi. Marlene'in neyi kastettiğini elbette biliyordu.

"Noel'de eve gitmeyeceğim" dedi Marlene. Artık bundan emindi bunu yapamazdı. James onun elini sıktı "o zaman burada büyük bir kutlama yaparız" dedi James "çapulcular tarzı"

Marlene kafasını salladı "hayır Jamie ailen seni özlemiştir. Sen evine gidiyorsun. Hem yanlış hatırlamıyorsam Lily'nin evinde geçirecektin bu Noel'i"

James hatırladığı şey ile saçlarını karıştırdı. Marlene onun bu haline gülümsedi bu saçlar asla düzgün kalamıyordu.

"Sakin ol şampiyon" dedi saçlarını düzeltirken. James ona gülümsedi "sence iyi geçecek mi" diye sordu.

Marlene arkadaşına baktı "tabikide geçecek sadece kendin ol" sonra biraz düşündü "tamam o kadarda kendin olma kendinin uslu bir versiyonu ol".

James kızın söylediklerine güldü tam cevap verecekken bir patlama sesiyle durdu. Yer sarsıldı. Siyah bir duman yükselmeye başladı.

Marlene ve James hızla ayağa kalktılar ikisininde eli hızla asalarına gitti. Çığlık sesler yükselmeye başlamıştı. Hepsi Hogsmade'in merkezinden geliyordu

Quiditch takımı hızla mekandan çıkmış onlar gibi etrafa bakıyorlardı. Kimse ne olduğunu anlamamıştı. Ancak olanın iyi bir şey olmadığı belliydi.

Marlene James'e baktı. James'in yutkunduğunu gördü. Sonra gözlerinde ki kararlılığı. James arkasındaki arkadaşlarına döndü. "Tüm beş ve altı olan sınıflar hızla okula dönün. Öğretmenleri uyarın. Ormandan gidin" dedi.

O sırada beşinci sınıftan kovalayıcı olan Lockwood "kestirme biliyorum" dedi. James onu başıyla onayladı "çabuk olun"

Marlene "biz gitmiyoruz değil mi" diye sordu. James kafasını iki yana salladı "biz gitmiyoruz şimdi" Marlene'in omuzlarından tuttu "honeydukes'taki geçidi biliyorsun" diye sordu James Marlene onu onayladı. Etrafa baktıktan sonra James devam etti "küçük öğrencileri bulup onları oradan çıkartıyoruz"

Marlene "tamam" dedi asasını sıkıca tutarak. İkili arka yollardan merkeze doğru ilerlemeye başladılar. Çığlıklar çok daha yakından geliyordu. Marlene James'e gözleriyle ara sokağı işaret etti. İkili hızla oraya ilerlediler.

Balyumruğa kısa yoldan geçiş buradaydı. Ancak önlerine hızla gelen karartıyla ikiside durdu. Birden bire kendilerine atılan sersemletme büyüsü ile ikiside duvara çarpıp yere düştüler Karşılarında maskeli birisi vardı ve hemen yanına başka biri daha geldi.

"Ah şuraya bak iki kan haini" dedi sesi boğuk geliyordu. Kim olduğunu anlamak imkansızdı. "Söylesenize kutsal 28 den atılmak o güzel kanınızı kirletmeye değer miydi" yandaki kişi onu durdurdu.

"Bu kadar yeter" asasını Marlene ve James arasında gezdirdi. İkisininde asası onlardan uzaktaydı "baksana şunlara daha aslarına bile sahip çıkamıyorlar"

Maskelilerden kısa boylu olan "abine kavuşmaya hazır mısın McKinnon" dedi. Marlene o sözle beraber tüm iç kontrolünü kaybetti ve asasız bir şekilde çatıyı o iki maskelinin üstüne düşürdü.

James olan şeyi fark ettiğinde hızla kalktı yerden asasını aldı ve Marlene'inkini. Marlene döndü onu yavaşça yerden kaldırdı. Yapılan büyüden dolayı Marlene hala kendine gelememişti. Duvara çarptığı için başı ağrıyordu.

James ile beraber ilerlemeye başladılar. Kontrollü olmaya çalışıyorlardı. Köşeden bir ağlama sesi geliyordu. Hızla oraya girdiler. Yaşları küçük olan iki kız ağlıyordu.

"Şşst" dedi Marlene "sakin olun biz sizi buradan götüreceğiz"

Çocuklar şaşkınlıkla birbirlerine baktılar. Aralarından siyah saçlı olan konuştu. "İkiz--zim o-nu bulamıyorum" dedi hıçkırıkları arasından.

Kumral saçlı olan ona hemen yardımcı oldu "HoneyDukes'a şeker alamaya gitmişti sonra patlama oldu biz onu bulmaya gittik ama HoneyDukes'un önü pelerinli insanlarla dolu"

James ve Marlene bakıştılar HoneyDukes'a gidemezlerdi o tarafta çok fazla ölümyiyen vardı.

Marlene James'e "ormana cisimlenmeliyiz. Hogwarts arazisi dışında ama Hogsmade'den uzak" dedi.

James onu onayladı. "Sen onları cisimle ve okula ulaştır"

Marlene kafasını iki yana salladı "hayır Jamie bunu sen yapıyorsun çünkü ben daha önce yanımda kimseyi almadım"

James ısrar etti "seni burada yalnız bırakmam tehlikeli"

Marlene çocuklara baktı "onlar için daha tehlikeli ve birden fazlalar onları güvenli bir alana alınca gelirsin ben iyi olacağım"

James Marlene'in gözlerinin içine baktı"söz ver bana kız kardeşimin iyi olacağına dair söz ver"

Marlene gülümsedi "söz"

James kızların yanına gitti. "Bana tutunun lütfen" dedi. İki kız ona tutundu. James son bir kez Marlene'e baktı ve cisimlendi.

Marlene derin bir nefes aldı. O eğitimliydi. Bunu yapabilirdi. Köşeden hızla çıktı. Arkadaşlarının nasıl olduğunu merak ediyordu.

Barty ve Mary gruptan ayrılmış ve yalnız vakit geçirmeye karar vermişlerdi. Sonra patlama yaşanmıştı. Barty Mary'i oradan cisimlenme ile çıkartmaya çalışsada kız Gryffindordu. Onlar cesaret ve aptallıkları ile ünlülerdi.

Hızla grubun olduğu dükkana gitmeye çalıştılar. Ancak o taraftan gelen ölüm yiyenleri görünce. Barty onları arka sokağa sürükledi.

Mary'nin yanaklarını avucunun içine aldı. "Mary burası tehlikeli benim için değil senin için tehlikeli" tek elini kızın yüzünden çekti. Cebine attı tanıdık objeyi hissedince. İçi rahatladı. "Bu yüzden beni affet"

"Ne için" diye sordu Mary. Gergindi arkadaşlarını bulmalıydı. Barty neyden bahsediyordu.

Şişeyi eline aldı ve Mary'e uzattı. Mary tepki bile veremeden uykuya daldı. Barty onu hemen kucağına aldı ve cisimlendiler.

Lily Remus Peter ve Sirius üç süpürge'de oturmuş konuşuyorlardı. "Hadi ama Sirius" dedi Lily gülerek "James bana anlatmıyor"

Sirius başını iki yana salladı "üzgünüm Lils ama yapamam arkadaşlık kurallarına aykırı" dedi.

Lily ise "hayır as-" diyordu ve yaşanan patlamayla her şey karardı.

Lily yeniden bilinci geldiğinde üzerinde ki ağırlığı itmeye çalıştı ama yapamıyordu asasına elini uzattı tam onu alacakken ağırlık birden üstünden kalktı.

Sirius ve Remus onu kaldırdılar. Hepsinin üzeri toz içerisindeydi Lily şaşkın ve üzgün gözlerle etrafına baktı. Bina hala sağlamdı ne olduysa buraya olmamıştı.

"Neler oluyor ne kadardır baygındım " diye sordu Lily. Remus etrafına baktı "bilmiyoruz sadece bir dakikadır baygındın" dedi.

Sirius "Madam Sowwel kipirdamamiza izin vermiyor küçüklerle cisimlenip okula yakın bir yere gitmemizi istedi" dedi.

Lily kaşlarını çattı "ama diğerleri" diye sordu. Sirius'un kaşları çatıktı "biliyorum Lils şuanda burayı büyüyle koruyorlar ama her an yıkılabilir böyle bir durumda gitmelisin" dedi.

Lily kızgınlıkla ona baktı ve göğsüne vurdu. "Onları hayatta bırakmam" dedi.

Remus üzgün gözlerle ona baktı. Bir şey söylemedi. Onun yerine Sirius'un konuşmasına izin verdi "Kıl kuyruğu yardım için gönderdim ve Lils üzgünüm ama bu insanların ilk hedefi biz değiliz sensin ve senin gibiler."

Lily itiraz etmek istedi ama Sirius onu susturdu. "James ve Marls safkan onlar iyi olacaklardır. Ama sen bir hedefsin lütfen James'e ne deriz"

Lily tek kaşını kaldırdı "peki Mary ne olacak kahraman" diye sordu. Sirius "o yalnız değil ve Crouch'ta bir safkan anladığı anda onu götürmüştür"

Lily kafasını iki yana salladı "geride durmamı çok beklersin pati" dedi. Madam Sowwel yanlarına geldi. "Cisimlenip okula gidin başkası kalmadı hadi çocuklar" dedi ve uzaklaştı.

Lily Sirius ve Remusa bakıp "üzgünüm" deyip cisimlendi. Sirius eliyle alnına vurdu "kutlama neredeydi" diye sordu.

Remus "the Hog's Head" dedi. Sirius "hadi gidelim" dedi ama Remus kafasını iki yana salladı. "Ben kitapçı taraflarına bakacağım yardıma ihtiyacı olan birileri var mı diye"

Sirius "tamam kendine dikkat et Aylak" dedi. Remus gülümsedi "sende Pati" ikiside aynı anda cisimlendiler.

Marlene arka sokaklardan dolaşıyordu. Yardıma ihtiyacı olan birileri var mı diye. Tam ana meydana gelecekken arkadan gelen sesle oraya döndü. Yavaşça yaklaştı asasını ileri doğru tuttu.

Babasının dediklerini kafasında tekrarladı birer birer. Asanı çok sıkı tutarsan yorulursun ama çok yumuşak tutarsan kaybedersin tatlım demisti babası. Temkinli ol ve o da oldu.

Duvarın arkasına döndüğünde küçük bir çocuğun orada olduğunu gördü üzerinedekiler Ravenclaw cübbesiydi. Çocuğa gülümsedi "merhaba tatlım adın ne" diye sordu.

Çocuk korkarak ona bakıyordu "Nathaniel" dedi. Marlene gülümsedi "peki Nathaniel sana Nate diyebilir miyim çünkü bence sana çok yakışır" çocuk onu onayladı.

"Tamam Nate şimdi senle buradan gidiyoruz" dedi ama gelen sesle durdu.

"Hiç sanmıyorum" Marlene hızla arkasını döndü. Nathaniel'i arkasına aldı.

Karşında ki kişi güldü "o çatı olayı iyiydi hemde çok iyi" dedi. "Karşımızda olmak yerine yanımızda olmalıydınız"

Marlene neşeden yoksun bir şekilde güldü "abimi öldürdünüz"

Kadın "ikincil hasar" dedi "bir safkanın ölmesi genel bir istek değil"

Marlene nefretle baktı "siz tam olarak kaçıksınız. Kanınız sizi üstün yapmaz becerileriniz nasıl birer insan olduğunuz yapar ve buna dayanarak bir hiç olduğunuza eminim"

Pelerinli kişi asasıı savurdu. Marlene koruma büyüsüyle onu durdurdu. Ardarda gelen bütün büyüleri savuşturdu.

Ancak arkasından gelen kişiyi görmemişti ve arkasından gelen darbeyle yere yığıldı. Midesinde inanılmaz bir yanma hissediyordu.

Yanına koşan Nathaniel ile yapabildiği son şeyi yaptı ve onuda alarak cisimlendi. Vardıkları anda Nathaniel'a fısıldadı "artık güvendesin". Sonra her şey karardı.

Forward
Sign in to leave a review.