
This Should Be Happened
Her şey buğuluydu. Bir ağrı vardı nereden geliyordu. Marlene'in bir şeylerin yanlış olduğunun bilincindeydi. Sadece neyin yanlış olduğunu kestiremiyordu.
Bir çocuk ağlama sesi geldiğini anladığında anılar hücum etti. Gözlerini hızla açtı. Güvenle okula götürmesi gereken biri vardı.
Acı kendini bir kez daha ama bu sefer çok daha güçlü bir şekilde hatırlattı. Marlene umursamadı. Ayağa kalktı Nathaniel ağlıyordu.
"Hadi Nate okula doğru gidiyoruz" dedi. Çocuğun elinden tutarak hızla ilerlediler. Okul görünüyordu. Koşan paramedikleri görüyordu.
Marlene Nathaniel'ın omuzlarından tuttu. "Nate paramediklerin yanına git" dedi.
Nate kafasını iki yana salladı "sen gitmelisin sırtın kanıyor" diye cevap verdi. Marlene unuttuğu acıyı bu cümleyle yeniden hatırladı.
Yara artık uyuşmuştu. "Arkadaşlarım hala tehlikede ben iyiyim Nate lütfen şimdi git" dedi.
Nate'in paramediğe koşuşunu gördü. Ona bakarak bir şeyler söyledi. Paramedik Marlene'e dönünce Nathaniel'ın ondan bahsettiğini anladı. O anda cisimlendi.
Peter fare formunda hızla aralardan koşup Hog Heads'e gitti. Orada hiç kimsenin olmadığını görünce içi rahatladı. Hızla ormana ilerlemeye başladı.
Lily, Remus ve Sirius patlama sesinden olabildiğince uzaktan ilerlemeye çalışıyorlardı. Etrafta hiç Hogwarts öğrencisi görünmüyordu ki bu iyi bir şeydi.
Sirius "kılkuyruk'tan ses yok" dedi sessizce. Remus "ne yapıyoruz" diye sordu. Lily "ayrılalım daha rahat ararız" cevabını verdi.
Sirius hızla Lily'e döndü "saçmalama Lily ayrılırsak daha kolay hedef oluruz". Lily ise "böyle geç kalabiliriz Sirius" diye cevap verdi.
Remus "siz ikiniz gidin bende Peter'ın gittiği yöne doğru gideyim. Böylece ikiye ayrılmış ve ikiye iki oluruz" dedi.
Sirius "yinede yalnız kalacaksın Peter nerede bilmiyoruz" diye cevap verdi. Remus omuz silkti "onu bulurum" dedi. Sirius cevap verecekken arka sokaktan gelen ayak sesleriyle oraya baktılar.
Lily gelen kişinin kim olduğunu görünce koşarak ona doğru gitti. Sirius ve Remus asalarını indirdiler. James sıkıca Lily'e sarıldı.
"Ben iyiyim Lils" dedi elleriyle Lily'nin başını tuttu ve vücudunu inceledi bir hasar görmediği için rahatladı ve ona bir kez daha sarıldı.
Sirius bölmek istemiyordu ama James'in kirlenmiş üstü ve kafasında ki kan lekesi ciddi bir şey oldu korkusunu köruklemişti.
"James iyi olduğuna emin misin" diye sordu Lily. James başını salladı. "Sadece biraz hırpalandım"
Sirius "peki ya Marlene" diye sordu. James yavaşça Lily'den çekildi. "Ayrılmak zorunda kaldık iki kızı okula götürmem gerekti" diye cevap verdi.
Sirius ellerini saçlarından hızla geçirdi. "Ben onu bulmaya gidiyorum" dediğinde Remus "birlikte gidiyoruz hem James burada Lily ile diğer tarafı ararlar" dedi.
James onları onayladı "yarım saat içinde okulda buluşalım" dedi ve Lily ile beraber dört yolun geldiği tarafın zıttı yöne gitmeye başladı.
James gergindi ve endişeli Marlene'i bırakmak asla bir seçenek olmamalıyken onu bırakmıştı. Lily'nin onun yanında olması kendini tutmasına yardımcı oluyordu ama yeteri kadar değil.
"James konuş benle" dedi sessizce Lily. James ise "şuanda konuşmak pek akıllıca değil Lils" diyerek cevap verdi.
"Patlama ve bağırma sesleri kesildi James kimsenin kaldığını sanmıyorum" dedi Lily. James ise gözlerini kapatıp seslere odaklandı Lily haklıydı elbette.
"O zaman hızlanabiliriz profesörlerin bizi burada görmekten memnun olacağını sanmıyorum" dedi.
Lily ise gözlerini devirdi. O da arkadaşları için endişeliydi elbette. Mary nerede onu bile bilmiyordu. Crouch jr'ın onu korumaya almış olması tek dileğiydi.
"Biliyorsun bende endişeliyim" dedi Lily. James'i anlıyordu elbette "ama Marlene safkan ve"
James onu kesti. "Marlene'in safkan olması önemli değil Lils Mckinnon'ların olduğu taraf yıllardır belli. Marlene daha önce bu yüzden işkence gördü"
Lily hızla sevgilisine döndü"işkence mi" diye sordu. James ellerini saçlarından geçirdi "evet ş-" tam devam edecekken gelen sesle dondu.
Gökyüzüne baktıklarında işaretle karşılaştılar. Kafatasından çıkan yılan. James Lily'nin kolunu sıkıca tutup cisimlendi.
Lily bir anda kendini Hogwarts'ın girişinde buldu. James ise onun kolunu bırakmıştı. Tam yeniden cisimlenecekken bir büyü ile durduruldu.
Durduran kişiyi gördüğünde suçluluk duygusu onu yiyordu"James Marlene nerede" diye sordu Mr McKinnon. James "bilmiyorum onunla birlikteydik öğrencileri güvenle getirmeye çalışıyorduk sonra ayrıldık" diye cevap verdi.
Mr McKinnon"tamam evlat şimdi hiçbir yere gitmiyorsun sağlıkçılara başını gösteriyorsun" dedi bir sağlıkçı çağırdı ve cisimlendi.
Peter Lily ve James'i gördüğünde derin bir nefes verip onlara doğru koştu. Arkadaşları iyiydi. "James" dedi Peter mutlulukla.
James kendiyle ilgilenen sağlıkçıya iyi olduğunu anlatmaya çalışıyordu. Lily Peter'a baktı. Çocuğun hiçbir sıkıntısı yok gibi duruyordu.
"Peter diğerleri nerede" diye sordu. James Lily'e içinden teşekkür etti. Sağlıkçı izin verse ilk soracağı soruyu sormuştu.
"Ben bir tek sizi ve Mary'i gördüm" diye cevap verdi.
Lily ona merakla baktı "Mary o nasıl" diye sordu.
Peter gülümsedi "o gayet iyi Crouch Jr bir şey olduğunu anlayınca onu hemen buraya getirmiş. Mary sadece sizin için endişeliydi. "
Lily derin bir nefes verdi. Sıra diğer üç arkadaşlarındaydı.
Sirius ve Remus işareti gördüklerinde ormana çoktan girmişlerdi. "Bitti gibi duruyor" dedi Remus.
"Öyle" dedi kısaca Sirius. "Ben köpek formuna girip hızla bakacağım sende Hogwarts'a giden patika tarafına bak" dediğinde Remus onu başıyla onayladı ve ayrıldılar.
Marlene kendini ormanda buldu. Burada olmaması gerekiyordu ama gücü ancak onu bu kadar taşımaya yetmişti. Hızla ağaçların arasından ilerlemeye başladı.
Tanıdık bir ürperti içini sardı bir problem vardı. Bir şey onun sanki içini yiyip bitiriyordu ama bu yarası değildi.
Sonra aynı anda iki şey oldu bir şey Marlene'i fırlattı ve Marlene kopan kolyesi ile birlikte bir hortumun içine düştü.
Hortum onunla birlikte ona saldıran kişiyi de içine aldı. Etraflarında dönen bir çok olasılığın içinde döndü. Marlene ise tam ortasında yere yıkılmış bir şekilde onları izledi ve bilincini kaybetti.
Tom Robinson artık sıklıkla incelediği yeğeninin rüyaları daha doğrusu kabusları arasından çıktı.
İş yoğunluğu yüzünden bunu biraz beklemişti ve gördükleri hiç hoş şeyler değildi.
Yinede rüya olma ihtimali nedeniyle beklemeyi seçti. Yarın yeğenini ziyarete gidebilirdi. Bu gün sırlar bakanlığı için yoğun bir gündü.
Yeni gelen kehanetlerle ilgileniyordu ve Hogsmade isimli kehanet ilgisini çekmişti. Marlene'in gördüğü kabusu ona anımsatmıştı.
En normal olan günlerden birinde
En uzaktaki düşmanlar gelecek
En yoğun olan o saatte Hogsmade'in içinde
Sonunda kayıplar ve yaralar olacak
Karanlık artık tüm varlığıyla saldırmaya başladığında
Taraflar karışacak
Tom bunun olası bir saldırı olduğunu biliyordu. Marlene'in de gördüğü gibiydi. Peki ne zaman diye düşündü. Kehaneti gören kişinin kim olduğuna baktı. Bu kişinin Sybill Patricia Tralewney isimli bir cadı olduğunu öğrendi.
Bu kehaneti öncelikliler arasına yerleştirdi. Tam yerleştirirken bakanlıkta çalan uyarı ile hızla bulunduğu alandan çıktı.
"Ne oluyor" diye sordu Tom arkadaşı Parkinson'a. Parkinson ise "saldırı olmuş Hogsmade'de." Diye cevap verince Tom cisimlendi ormana gitmeliydi.
Kendini bir hortumun önünde bulmayı beklemiyordu. Bunun bastırılmadan kaynaklı bir şey olduğunu biliyordu ve yeğenine bunu yapanda oydu.
"Marka" diye bağırdı ama sesin gitmediğini biliyordu elbette. Hortumun içine girmeye çalışsa da giremedi.
Hortum yavaşlamaya başlayınca içinden birinin fırladığını gördü ama ona saldıramadan o kişi cisimlenmişti.
Bu Marlene'in rüyasında kişiydi artık bunun rüyadan çok kehanet olduğuna emindi.
Hortum sonunda söndüğünde kanlar içinde yatan yeğenini gördü. Kalbinin parçalandığını hissetti. Daha önce bakmalıydı bir şey yapmalıydı.
Tom hızla yeğenini kucağına alıp. St Mungo'ya cisimlendi. Marlene'in saldırganı da aynı zamanda cisimlendi.
Remus duyduğu sesler nedeniyle yavaşça ve asasını hazır bir şekilde tutarak ilerledi. Ancak kimseyi bulamadı.
Birilerinin burada olduğuna ağaçta olan hasar ve kan izleri nedeniyle emindi. Ağacın orada gördüğü parlaklığa bakmak için eğildi.
Parlaklığın bir kolyeden geldiğini fark etti. Kolye'nin ona tanıdık gelmesiyle kime ait olduğunu anladı.
"Hayır hayır" diye mırıldandı. Düşündüğü şey olmasın diye dua etmeye başladı. Arkasından gelen sesleri duyunca hızla döndü.
Sirius'un geldiğini gördü. Sirius eski haline dönüştü. Gördüğü sahne aklına bir çok kötü düşünce getirdi.
"Burada ne olmuş Aylak" diye sordu. Tam cevap verecekken yanlarına gelen seherbazlarla sözü kesildi.
"Siz burada ne yapıyorsunuz" diye sordu iri yarı bir adam. Ellili yaşlardaydı yüzünde çizikler vardı yeni olduğu belliydi. "Sizin okula döneminiz gerekli"
Sirius "kalanlara yardım etmeye çalışıyoruz" diye cevap verdi. Adam onun omzundan tutup "hiç kimse kalmadı şimdi sizde okula dönüyorsunuz hemen"
Remus elindeki kolyeyi cebine atıp. "Burada bir şey olmuş kan var" dedi. Seherbaz "farkındayım ve bu alan sizi ilgilendirmez"
Remus "ne olduğunu biliyor musunuz" diye sordu. Lütfen Marlene iyi olsun diye içinden geçiriyordu.
Seherbaz "siz çocukları ilgilendiren bir şey değil" dedi ve yanında ki adama "Longwood bunları okula götür lütfen" dedi.
Remus ve Sirius la konuşan seherbaz'a arkadaşı yavaşça yaklaştı. "Burası McKinnon'ın kızının bulunduğu yer mi" diye sordu. Adam kafasını salladı.
Remus ve Sirius ortak salona geldiklerinde onları bekleyen arkadaşları ile karşılaştılar.
James hızla yerinden kalktı "Marlene'i gördünüz mü" diye sordu. Sirius kafasını iki yana salladı ama Remus elini cebinden çıkardı.
Kolyeyi James'in eline bıraktı. "kolyeyi neredeyse her tarafı hasarlı bir ağacın yanında buldum ve kan"
Lily şaşkınlıkla eliyle ağzını kapattı. Ağlıyordu. Sirius şaşkınca yanında ki arkadaşına baktı "bunu bana neden söylemedin" diye sordu.
Remus ise "söyleyecekken bizim yanımıza geldiler" cevabını verdi. James ise hiç kimseyi dinlemiyordu.
"Onu bulmalıyım" dediğinde James ortak salonun kapısı bir kez daha açıldı. İçeri profesör Mcgonnagal girdi.
"Bay Potter lütfen benimle gelin" dediğince James "profesör Marlene yok" dedi.
Mcgonnagal üzgün gözlerle çocuğa baktı "bayan McKinnon iyileşecek Potter hadi ailen seni alıp onun yanına gitmek istiyor" dedi ve Sirius'a baktı "Black senide çağırdılar ama ailenin resmi izni olmadan buradan çıkamazsın" dedi.James'i alıp ortak salondan çıktı.