
Where are We Left
Tom Robinson bakanlıkta odasında oturmuş elindeki taşa bakıyordu. Bu yaptığını ablasına söyleyemezdi. Çünkü ablasının Marlene için aşırı endişeli olduğunu biliyordu. Bu yüzden yeğeni için gereken korumayı buradan yapmalıydı.
Marlene'in boynundaki kolyenin ikizi onun elindeydi. Bu sayede rüyalarını inceleyebilirdi. Genelde basit rüyalarla karşılaşmıştı. Bu yüzden her gün yaptığı kontrolü haftada bire düşürmüştü.
Taşı düşünseline attı. Kendini Marlene'in rüyalarından birinin içinde buldu.
Etraf netleşti. Tom Marlene'i bir bebek tutarken gördü. Bebeğin gözleri zümrüt yeşiliydi parlıyordu. "Biraz daha büyü ufaklık ki sen ben ve baban küçükken yaptığımız maçları beraber yapabilelim" Tom o çocuğun James'in olduğunu anladı.
Ev ona tanıdık gelmişti. Güldü Marlene güzel bir rüya görüyordu. Demek ki bir sorun yoktu.
Marlene yeniden konuştu "Seni bir sonra ki görüşümde süpürgeye binmeyi öğrenmiş olursun değil mi küçük dostum" elinde ki bebek mırıldandı "öyle evet öyle daha anneni deli edeceğiz" bebek yine mırıldandı.
Marlene sıkıca bebeğe sarıldı "bir kehanetin başımıza açtığı işlere bak" bebeğin alnından öptü "seni çok özleyeceğim" Sonra etraf birden dağıldı.
Yeniden görüntüler netleştiğinde kendini aynı evin başka bir odasında buldu. Odada 4 kişi vardı. Tom bunlardan üçünü tanıyordu. Marlene James ve Black diğer kişiyi tanımıyordu ama James'in yıllardır dilinden düşmeyen kızıl cadı olmalıydı.
Ortamın gerginlik seviyesini hissedebiliyordu. Bir şeyler söylendi ama Tom duymadı. "Siz kafayı yemiş olmalısınız. Burada .....'dan bahsediyoruz" dedi Marlene sinirle.
Neden rüyanın bazı parçaları gizlenmişti anlamıyordu.
James'in gözlüklerinin altından gözlerini ovuşturdu. "Bilmiyorum Marls. Sence ben bundan memnun muyum?" Diyebildi sonunda.
Kızıl cadı konuştu " Marlene'e katılıyorum. Böyle bir şeyin imkanı yok" .
Sirius Black elleriyle masaya dayandı "şu noktada duygusal davranamazsın Lily. Şu anda tehlikede olan sizin hayatınız".
Lily kızgınlıkla Sirius'a baktı. Yinede bir şey söylemedi.
Marlene sinirliydi. Tom bunu görebiliyordu.
"Ne yapıyorsanız yapın ama ben yokum." Lily'e dönmüştü "ben yarın gelicem siz ayrılmadan önce konuşuruz" dedi ve odadan çıktı.
Tom onu takip eden Sirius'u gördü ve onları takip etmeye başladı.
Marlene tam kapıya dokunacakken Sirius'un sesiyle durdu.
"Ne söylememi istiyorsun Marlene".
Marlene dolu gözlerle ona döndü "ne mi istiyorum. Adam akıllı düşünün istiyorum. Bunun olmayacağını biliyorum de."
Sirius Marlene'e yaklaştı "bundan bahsetmediğimi biliyorsun" dedi.
Marlene bir adım geri çekildi "bunun için söyleyebileceğin hiçbir şey yok".
Sirius alayla güldü "tabi doğru sen çoktan seçimini yaptın. Benim yaptığım şey sadece seni haklı yaptı" .
Marlene şaşkınlıkla Sirius'a baktı.
"B-ben bir taraf seçmedim. Sana söyledim ve sen" sonra durdu "her neyse sanırım konuşmaya gerek yok. Hoşçakal Sirius" ve Marlene Sirius hiçbir şey demeden önce ışınlandı.
Tom kendini bir ara sokakta buldu.
Marlene bir duvara yaslanmıştı. Şu anki halinden büyüktü. Birini bekliyor gibi duruyordu ve haklı çıktı.
Marlene yanına gelen kişi ile gülümsedi ona sıkıca sarıldı.
Tom bu kişinin kim olduğunu bilmiyordu daha önce görmediğine emindi. İkilinin başlarını birbirine yasladığını gördü.
Marlene'in sevgilisi mi? Diye düşündü. Halbuki Marlene'in Black denen çocukla arasında bir şey olduğunu sanıyordu.
Kumral çocuk konuştu "takip ediliyordum zor kurtuldum."
Marlene güldü "belli oluyor" dedi.
Sonra tam çocuk bir şey söyleyecekken arkadan gelen seslerle ikili o tarafa döndü. Hızla koşmaya başladılar.
Tom merakla onları takip etti. Kehanet mi değil mi bilmiyordu. Yeğeninin özelini ihlal ediyordu belkide ama başka çaresi yoktu. Güçlü bir kahin her şeyde kilit nokta olabilirdi.
Tom düşünselinden çıktığında. Şu ana kadar gördüğü en olaylı rüyaları gördüğünü düşündü. Marlene'in bunları hatırlamayacak olması iyiydi.
Defteri çıkardı. Yeni boş bir sayfa açtı.
1. Kehanet neydi?
2. Rüyada duyamadığı kısımlarda neler vardı?
Yinede rüyanın gerçek mi yoksa hayal gücü mü olduğunu anlamak zordu. Bunun için ikincil bir görüşe ve yardıma ihtiyacı vardı.
Marlene ve Sirius gölün orada oturmuş konuşuyorlardı.
"Lily öğrendi demek" dedi Sirius sakince.
Marlene kafasını sallayarak onu onayladı.
Sirius Marlene'in yandan çıkan saçını kulağının arkasına yeniden sıkıştırdı.
"Eninde sonunda öğreneceklerdi değil mi" demişti Sirius.
Marlene şaşkınca ona baktı. "Yani ne demek istiyorsun" diye sordu.
Sirius kızın şaşkın haline güldü "yani diyorum ki" Marlene'in yanağından öptü "bilsinler Marls".
Marlene güldü "bilsinler o zaman".
Sirius geri çekildiğinde Marlene "James'in vereceği tepkiye kendini hazırla bence" dedi.
Sirius cevap verecekken yanlarına gelen James ile sustu "Marls Tom dayı gelmiş şu anda Profesör Gordon'un yanında".
Marlene "bakanlıkla alakalı olabilir" ayağa kalktı "hadi gidelim".
Sonra ayağa kalkmayan Sirius'a baktı "hadi Sirius" dedi.
Sirius Marlene'e baktı "siz gidin benim bir işim var"
Marlene dikkatlice ona baktı "tamam o zaman biz gidiyoruz" dedi.
Sirius ona gülümsedi. Marlene bu gülümsemede yanlış bir şey olduğunu biliyordu ama zorlamadı.
"Onda bir yetenek olduğu belliydi. Ama kendindini kapatmaya meyilli" dedi Profesör Gordon çayı titreyen elleriyle doldururken.
Çay içmesini her zaman sevmişti. Misafirlerine ikram etmeyide severdi.
"Kendini kapatmaya meyilli derken ne demek istediniz" diye sordu Tom. Ona uzatılan çay bardağını alırken.
"Hiç fark etmedin mi?" diye sordu Profesör Gordon.
Tom kaşlarını çatmıştı. "neyi efendim" diye sordu.
Profesör Gordon "gördüklerini engelliyor" dedi profesör elini alnının üstüne koydu. "Bilinçli yada bilinçsiz. Gördüklerinde belirsizlik var" dedi
Tom elindeki taşı profesör Gordon'a uzattı. Taşı gören profesör'ün gözleri aydınlandı.
"Uzun zamandır bu yansıtıcılardan görmemiştim. Bakanlık yasakladığından beri" dedi profesör.
Tom ise "bir tanıdığım sayesinde ulaştım." dedi.
"Sanırım biri McKinnon'da" dedi Profesör.
Tom onu onayladı "daha henüz küçük bir çocukken görüleri onu uykusuz bırakıyordu." Elleriyle başını ovaladı. "Bakanlıkta ki konumumu kullanarak onu esrar dairesine götürdüm"
Çayından bir yudum alan profesör sordu "tam olarak ne yapmak için"
"Bir sınır koymak için" diye cevap verdi Tom. "Bu kadar küçük bir çocuk için ağır bir yüktü özellikle ablam ve eşinin bakanlıkta ki konumunu düşünecek olursak"
Profesör Gordon başıyla onayladı "onu ek bir dertten kurtardınız"
Tom çayı hızlıca dikti. Hararetini almasını istemişti ama daha çok arttı. "Ama onu oraya götürdüğümde bir şey oldu..."
James ve Marlene birlikte Profesör Gordon'un dersliğinin önünde bekliyorlardı.
"Sence neden burada" diye sordu James.
Marlene omuz silkti "bakanlık için olabilir yada eski bir hocasını ziyaret etmek istemiş olabilir".
James Marlene'e baktı "bu aralar beni sattığının farkındasın değil mi" diye sordu.
Marlene James'e gülerek baktı "beni mi kıskanıyorsun Jamie" dedi ancak James'in ciddi olduğunu anladığında sustu.
James kızın elini tuttu "çocukluk arkadaşımsın Marls. Hiç olmayan o kardeşimsin. Ancak bu aralar kaçak gibisin"
Marlene haklı olduğunu biliyordu. "özür dilerim James farkında değildim sen Lily ile vakit geçiriyordun ve..."
James onun sözünü tamamladı "sende Sirius ile"
Marlene dondu "evet" dedi.
James kızın omzuna espirili bir şekilde vurdu. "Ne yani iki en yakın arkadaşımın sürekli aynı anlarda kaybolmasını anlamayacağımı mı sandın" diye sordu.
Marlene güldü "dürüst olmak gerekirse hayır"
James güldü "haklıymışsın Yüce Merlin Lily ile otururken senin nereye gittiğini duyunca dumura uğramıştım"
"Ne yani Lily mi söyledi" diye sordu Marlene.
James ise eliyle ensesini kaşıdı "biraz dikkati dağınıktı ve bir anda ağzından kaçırdı.Sonra çok pişman oldu ve benim sizi basmamı engellemeye çalıştı ama ateş viskisi biraz fazla gelmişti sanırım çünü sonunda ağlamaya başladı"
Marlene "ne anlatıyorsun sen" diye sordu şaşkınca.
James ona iki hafta önce yaşadıkları geceyi bazı törpülemelerle anlatmaya başladı.
Aslında James ve Lily klasikleşmiş olan birlikte ders çalışma rutinlerini yapıyorlardı. Tek sorun James'in asla ama asla odaklanamıyor olmasıydı.
En sonunda Lily'ninde kanına girmiş ve onu gizli bir geziye çıkartmıştı. Pelerin ve harita ile Balyumruğa açılan gizli girişe gitmiş. Oradanda Lily ne kadar ters çıkmış olsada bir şişe ateş viskisi almış parayı kasaya bırakıp çıkmışlardı.
Lily hala bütün bunların yanlış olduğundan bahsediyor olsada James onu dinlememişti. Sonunda tünele geri dönüp orada oturmuşlardı.
"eh pek rahat olmasada" dedi James şişeyi göstererek "birazdan umursamayacağımıza eminim"
Lily ise "okul arazisindeyiz bu yaptığımız suç" dedi.
James ise şişeden bir yudum aldı "daha önce içtiğini biliyorum Lily-çiçeğim. Teknik olarak arazide görünmeyen bir yerdeyiz ve" parmağıyla saatini işaret etti "resmi olarak hafasonuna girdik"
Lily biraz çekinerek şişeyi aldı ve içti. İlk yarım saat oldukça boş konuşmayla geçmişti. Ancak işler ilerledikçe Lily fazlasıyla sarhoş olmaya başlamıştı. Başını James'in omzuna yaslamıştı.
"Biliyor musun" diye sordu Lily.
James gülerek "neyi Lily-çieğim" diye sordu.
Lily ise "benim size büyük bir özür borçlu olduğumu" kollarının arasını açıp ne kadar büyük olduğunu göstermeye çalıştı.
James sevgilisinin bu haline gülerken "neden" diye sordu.
Lily üzgünce ellerine baktı "sizi hep yargısız bir şekilde infaz ettim." James bu kadar sarhoşken nasıl bu kadar uzunca konuşabildiğini merak etti.
"sorun değil Lils" dedi James.
Lily başını iki yana salladı "sorun" dedi. "Sırf kendi çocukluk dostumun böyle biri olduğunu görmemek için suçu size attım"
James Lily'nin yanağından öptü. Ancak Lily kafasını çevirip dudaklarını birleştirdi.
Öpücük derinleşiyordu ve James artık durmaları gerektiğinin farkındaydı ve bilinci yerinde olan taraf olarak geri çekildi.
Ancak Lily hala ona uzanmaya çalışıyordu "hadi Lils Marls merak etmiştir" dedi James.
Lily ise kafasını iki yana sallayarak "Sirius ile birlikte. Kim bilir nerede neler yapıyorlardır" dedi sonunda gülerek "aynı bizim gibi" diye ekledi.
Tam o sırada Lily ne dediğinin farkına vardı. Ancak çok geçti.
James "sen" dedi ama cümlesini bitiremedi. James'in çıkışa doğru gitmesine engel olmak için önünü kesit "ne olur James sakin ol"
James "onlar birlikteler ve bunu ben bilmiyorum yani ben bilmiyorum" diye sesini yükseltti.
Lily "çünkü onlarda tam olarak isim koyamamışlardı. James Marlene'i biliyorsun ne yaşadığını gördük" artık Lily ağlamaya başlamıştı "Sirius'un ona değer verdiğini biliyorsun."
James şaşkınca kız arkadaşına baktı ona sarılarak ağlıyordu "ben nasıl böyle bir hata yaptım"
Lily devam etti "kimseye söyelemeyecektim ya şimdi Marlene yine kaçmaya başlarsa" eliyle alnına vurdu hep benim yüzümden.
"Zaten Mary'den bir türlü gerçekleri duyamıyorum ya şimdi Marlene benden uzaklaşırsa" James'e baktı dolu gözlerle "uzaklaşır mı James" diye sordu.
James'in siniri yavaşça sönmeye başlamıştı. Hala ondan gizlemelerine kırgındı ama şuanda önceliği güzel sevgilisiydi. Kafasını iki yana salladı "hayır Lily-çiçeğim"
Lily şaşkınlıkla gözlerini açtı "ya gidip onları bassaydın ceza alırdın" dedi Lily. "Puan kaybederdik" dedi. James güldü ama Lily daha devam ediyordu. "Sicilin bozulurdu. Çocuğumuza kötü örnek olurdun" dedi.
James şaşkınca yanındaki kıza baktı. Çocuğumuz diye düşündü. Sonra Lily'e ayak uydurdu. Sabahleyin utançtan kıpkırmızı olacağını biliyordu "sana benzerse bir sorunumuz olmaz" dedi James.
Lily kafasını iki yana salladı. Gözlerini James'in üzerinde gezdirdi "sana benzesin isterim belki ikinci çocuğum bana benzer ama ilki kesinlikle sana benzemeli"
James bir rüyada olduğunu düşünüyordu "kaç çocuğumuz olsun isterdin ki" diye sordu.
Lily biraz düşündü "iki yada üç ilk ikisi birbiriyle anlaşamazsa diye" dedi. "Ben ve Tuney anlaşamıyoruz belki başka bir kardeş iyi gelirdi"
James ufak bir kahkaha attı. "Tamam kabul" dedi James.
Lily ona güldü elini çocuğun yanağına yerleştirdi ve onu yeniden öptü. James'in ise aklında olan tüm kırgınlıklar o anlık uçup gitmişti. Lily bir aile olmayı hayal ediyordu. James için önemli olan sadece buydu.
Marlene Lily'nin haline güldü "Yüce Merlin neden bana daha önce anlatmadın ki" diye sordu.
James kaşlarını kaldırarak ona baktı. Marlene mesajı almıştı. "ah tabi üzgünüm" dedi.
James ona dikatlice baktı "onu seviyor musun Marls" diye sordu. Marlene başını sallayarak onayladı.
"Evet seviyorum. Garip değil mi yıllardır ona birilerini ayarlarken sonuç beni kıskanan o kızların haklı çıkmasıyla bitti" dedi.
James güldü "sanırım öyle olmuş"dedi "neden bana anlatmadınız ikinizde"
Marlene "ben kendi hislerimden bile emin değildim beni yiyip bitiren bir suçluluk duygusu vardı" dedi Marlene
"Sakın" dedi James Marlene'in elini sıkarken "sakın suçluluk duyma"
Marlene gülümsedi "hayır hayır artık duymuyorum" James'in elini sıktı "sana asla yalan söylemem"
James şaka yoluyla "bir şeyler saklarsın ama" dedi.
Marlene tam cevap verecekken kapı açıldı. Tom kapıdan çıktı ve ona bakan yeğeni ile James'i gördü.
"Bende sizi bulmak zorunda kalırım diyordum" dedi Tom.
Marlene dayısına sarıldı. İkili ayrıldıktan James ile sarıldılar.
"Burada ne işin var" diye sordu Marlene.
Tom tek kaşını yukarı kaldırdı "yeğenimin yaptığı yaramazlıkları öğrenmeye geldim"
James güldü "istediğin her şeyi bana sorabilirsin Tom amca" dedi.
Tom ise gülerek "seninkileri kim anlatacak o zaman James" diye sordu.
"Ben ben" dedi Marlene heyecanla.
Tom ise "sen dur küçük cadı" dedi. "Sizin dersiniz yok mu?"
Marlene "öğleden sonra yok." diye cevap verdi Marlene.
"Koşa günün karı boş boş dolaşıyorduk" diye tamamladı James haritadan haberinin olmasını istemiyordu.
Tom "iyi o zaman gitmeden sizi görmüş oldum" dedi.
Marlene "cidden neden geldin dayı" diye sordu.
Tom ise eliyle arkadaki sınıfı göstererek "uzun zamandır görmediğim bir hocamı görmek için. Emekli olma ihtimali varmış" dedi.
Lily, Mary ve Peter ortak salonda oturmuş konuşuyorlardı.
"Sen daha önce tanıştın mı" diye sordu Mary Lily'e. Lily ise "Hayır" cevabını verdi "hakkında bir şeyler duysamda hiç denk gelmedim"
"James ondan çok eğlenerek bahsediyor" dedi Peter. "Sanırım ailenin en sevdiği ferdi bile olabilir"
"Onun Marlene olduğuna eminim" dedi Sirius arkadaşlarının yanına ilerlerken.
"Haklısın James için küçük bir kız kardeş" dedi Lily Sirius'un gözlerine manalı bir şekilde bakarken.
"Neredeydin" diye sordu Peter.
"Marlene'le bahçedeydik James onu aldı bende buraya geleyim dedim" dedi Sirius Lily'nin yanından bir yastık alıp yere otururken
Mary "dayısı nasıl biri" diye sordu heyecanla "nedense hep kafamda kumral renkli gözlü biri olarak canlanıyor"
"Aslında saçları daha koyu ve evet mavi gözlü." Dedi Sirius.
Yanlarına gelen ikinci sınıf öğrencisiyle sustular. Çocuk "Mary seni biri çağırıyor" dedi.
Mary'nin kaşları çatılsada "ben hemen geliyorum" diyerek çıktı.
Peter ise onun ardından kalktı "bende hemen geliyorum".
Mary hızla çıktı kim olduğunu merak ediyordu ve karşısında hiç ummadığı birini buldu. Barty gelmiş duvara yaslanmış bir şekilde bekliyordu.
Mary şaşkınlıkla Barty'nin yanına gitti "beni mi çağırttın" diye sordu.
Barty ona baktığında şaşkınlığına güldü "evet sevgilimi çağırtamaz mıyım" diye sordu.
"Ben sadece şaşırdım" dedi Mary.
Barty ise onun elini tuttu ve "artık bıktım diyelim" dedi. Tabikide bunda Edmund'ın büyük bir payı vardı ancak bunu Mary'e söylemek istememişti.
"En son benimle konuşmadığını sanıyordum" dedi Mary alındığını belli etmeye çalışıyordu. Çünkü elinden geldiği kadarıyla telafi etmeye çalışmıştı ama Barty uzak duruyordu.
Barty derin bir nefes alıp verdi. "Haklısın ama kendimi toparlamam lazımdı. Babamda işi pek kolaylaştırmadı"
Mary Barty'nin onu tutan elini sıktı "bir şey mi oldu" diye sordu. Barty ile ilişkiye başladıklarından beri onun hakkında bir çok şey öğrenmişti.
"Normal şeyler derslerimden biri Aritmansi son ödevde sıkıntı yaşadımda" dedi umursamazsa.
"Sen sorun yaşamazdın" dedi Mary kaşlarını kaldırarak.
"Aklım başka yerde olunca ödevde bir detayı unutmuşum" diye cevap verdi hafiften gülerek.
Mary ise "üzgünüm" dedi.
Barty ise omuz silkti "sorun yok"
Marlene ve James ortak salona şaşkınlıkla girdiler. Kapıda Peter'ı görünce Marlene onun koluna girdi "ne oldu" diye sordu.
Peter ise "galiba çıkıyorlar" cevabını verdi. Marlene ve James şaşkınlıkla birbirlerine baktılar.
James gülerek Lily'nin yanına oturdu. Lily'nin yanağını öptü. Marlene ise Sirius'un yanına koyduğu diğer yastığa oturdu.
"Bu grubun gizli ilişki problemi var" dedi James.
Marlene eliyle kapıyı işaret etti "Mary dışarda Bartelemeus Crouch Jr ile konuşuyor" dedi.
Lily "Barty'le mi" diye sordu.
James kaşlarını çattı "Barty?"
Lily sevgilisine gözlerini devirdi "Slytherin sınıf başkanı. Severus ona kaybetme ihtimali olduğunu hep söylerdi. Bu sene resmi olarak tanıştım" açıklamayı bitirince James'in kaşları normal haline döndü.
"Evet o hani senin derslerde en büyük rakibin 11 SBD alan o çocuk" dedi Marlene.
Sirius omuz silkti "Slytherine olup o gıcıklığa sahip olmayan tek kişi" dedi.
Hepsi bunu onayladı hiçbiri onun ters bir hareketini görmemişlerdi.
James etrafına baktı "Remus nerede" diye sordu.
Lily ise "diğer bir kaç sınıf başkanı ile Dumbledore'un yanındalar" dedi.
Marlene "sen niye gitmedin" diye sordu.
Lily " Dumbledore her binadan bir sınıf başkanı istedi" dedi.
Marlene "sınıf başkanı olmadığım için çok mutluyum" dedi "düşünsene her seferinde böyle çağırıyorlar"
James ise "tabi Marls zaten Dumbledore'da o yüzden seni seçmedi yorulma diye"
Marlene hiç bozmadı "tabii beni o kadar iyi tanıyor yani"
James baş parmağını kaldırdı. "İşte bu kendine güven" dedi.
Sirius güldü "Marlene'in son ihtiyacı onaylanmak zaten. Birde o olsun yandık"
Marlene "çok komik" dedi.
James şakalaşmayı devam ettirmedi. Onun yerine "Yarın hep birlikte eksiksiz belki fazlalıkla" eliyle dışarıyı işaret etti "hep beraber Hogsmade'e gidiyoruz" dedi.
Herkes bunu kabul etti. Hep birlikte Hogsmade'e gitmeyeli uzun zaman oluyordu.
Mary içeriye girdiğinde yanında kimse yoktu. "Sanırım anlatmamı bekliyorsunuz" dedi yavaşça koltuğa otururken.
Marlene eliyle boşver işareti yaptı "yooo gördüklerimiz her şeyi anlatıyordu" dedi. James'e baktı "değil mi Jamie"
James güldü "bencede Marls"
Mary ofladı. "Tamam sizden gizlemek hataydı ama işte gördünüz oldu mu"
Lily "yıllardır her yakışıklı bulduğun insanı pat diye anlatan sen nasıl olduda bunu sakladın ve ne zamandır saklıyorsun" diye sordu.
Mary biraz süreyi azalttı "çok olmadı bir kaç ay sadece bizde kalsın istedik"
Marlene buna cevap vermedi sonuç olarak o da bundan farklı bir şey yapmıyordu.
Peter merakla sordu "nasıl oldu"
Mary ise gülümsedi "Astronomide yardım istedi"
James güldü "klişe"
Lily ona bakarak "sende bana kaç defa ders için danıştın ama" dedi.
James diyecek bir şey düşünürken Sirius konuştu "bak işe yaramış".