Holocene

Harry Potter - J. K. Rowling
F/M
Gen
G
Holocene
Summary
" Bir şey yapmam lazım. Burada kalıp kitaplara gömülemem şimdi olmaz"
All Chapters Forward

Training For Stay Alive

Marlene titreyen dizlerini zorlayarak doğrulmaya çalıştı. Asasını daha sıkı kavradı ve karşısında ki kişi atağa geçmeden bağırdı.

"Sersemlet"

Mr Mckinnon büyünün etkisiyle geri savruldu ama yüzünde geniş bir gülümseme vardı. Marlene yaptığı büyüden sonra kendine yere atmış derin derin nefesler alıp kendine gelmeye çalışıyordu."Bu sefer oldu" babasının gururlu sesi boş bodrumda yankılandı. Kızına yaklaştı ve elini tutup onu tek eliyle kaldırdı."Seni ilk defa sersemletmiyorum baba" dedi Marlene bıkkın bir şekilde. Uzun zamandır karanlık sanatlara karşı savunma üzerine çalışıyorlardı ancak son olan olaylardan sonra antremanlar daha zorlu ve sık olmaya başlamıştı.
Babası kafasını iki yana salladı "üzerine daha fazla geldim" ellerini kızın omuzlarına koydu "seni öldürmeyecek ama senin gücünü tüketecek büyüler kullandım" Marlane'in omuzlarını sıktı "Ama sen pes etmedin". Kızının alnına bir öpücük kondurdu. "Seninle gurur duyuyorum". Marlene sözlerin karşısında gülümsedi. Ailesi son olan olaylardan sonra birbirlerine dahada bağlıydı. Bu Marlene'in hoşuna gidiyordu. Kayıplarının acısını birbirlerine sıkıca sarılarak geçirmeye çalışıyorlardı. "Hadi artık odana geç tatlım yarın evimize dönüyoruz" dedi Mr Mckinnon. Marlene kafasını salladı ve yavaşça bodrumdan çıktı.

Şu anda afrikada kaldıkları zaman yaşadıkları evdelerdi. Marlene buraya bir daha dönmeyeceklerini düşünürdü. Burası ona kötü anılarını hatırlatıyordu. Elindeki kitabı yatağına bıraktı. Arkadaşlarına yada tanıdığı hiç kimseye nerede olduğunu söylememişti. Amacı gelecek için kendini hazırlamaktı. Kayıplar ve ölümler artmıştı. Artık bunu yapan kişiler kendilerini gizlemiyorlardı. Artık bir isimleri vardı. "Ölümyiyenler". Safkan ailelerle konuşup onların deyimiyle bulanık iyi büyücülerin deyimiyleyse muggle doğumlu büyücülere karşı bir propaganda başlatıyorlardı. Henüz hiçkimse Mckinnon'lara uğrayıp böyle bir şey yapmamıştı. Yalnızca ailesinin konuşmalarından anladığına göre bazı aileler şimdiden bağlılık yeminini etmeye başlamışlardı. Mckinnon'lar diğer safkan aileler tarafından kan haini denen büyücülerdi. Ailelerine safkan olmayan insanları katmışlardı. Marlene odasına dalan annesi ile düşüncelerinden ayrıldı. "Valizini hazırla tatlım yemek neredeyse hazır sonrada aşağıya in" bunları söyledikten sonra odadan çıktı. Marlene ailesinin yaşadığı değişikliğin farkındaydı ve bu canını çok fazla sıkıyordu. Edward'ı özlüyordu. Onunla uğraşmasını zekice yaptığı espirileri. Eskisi gibi kendini içine kapatmıyordu ama acısını öfkeye dönüştürmüş bir şekilde babasının verdiği eğitimde ona sıkıca tutulmuştu.

Marlene İngiltere'de olan evlerine geldiklerinde kendini odasına attı. Onu bekleyen mektupları eline aldı ve hepsini yavaş yavaş okumaya başladı. Geriye son bir mektup kaldığında gözlerini ovuşturdu. Onu bekleyen çok uzun bir mektup gönderme listesi var gibi görünüyordu. Son mektubu eline aldı ve kimden geldiğine baktı en yakın arkadaşlarından biri olan Dorcas'tan geldiğini gördğ ve yavaşça mektubu açtı. İlk olarak birlikte olan resimleri çıktı zarftan daha sonra mektubu okumaya başladı.

Sevgili Marls

Bu mektubu muhtemelen çok geç okuyacaksın ve vedalaşma şansımız olmayacak ancak biz gidiyoruz. Babam son olan olaylardan sonra çok fazla tehdit almaya başladı ve tamamiyle kontrolden çıktı. Benim okul kaydımı İlvermorny'e aldırmak için olağan üstü bir çaba harcadı. Artık amerikada okula gideceğim babam oraların bizim için daha güvenli olduğuna inanıyor. En azından kayıp yada ölüm vakaları yok. Ne kadar kalmak için dirensemde babamı vazgeçirmek imkansızdı. Üzgünüm Marls ama sana söz veriyorum okul biter bitmez oraya geleceğim. Tüm bu olan olaylardan kaçmak benim istediğim şey değildi. Geri döneceğim. Lütfen kendine iyi bak. Benim için Remus'ada iyi bak. Biliyorsun çok hassas bir bünyesi var. Ona hala söyleyemedim. Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. Umarım beni anlar. Umarım beni anlarsın.

Sevgilerimle Dorcas

Marlene gözünden akan yaşları kontrol edemedi. Sevdiği insanlar yanından ayrılıyordu. Evet Dorcas iyiydi ama en yakın arkadaşı onu kendisinden bile çok düşünen birisi yanından ayrılmıştı. Marlene daha sonra Remus'u düşündü onun durumunun daha üzücü olduğunu farkettiğinde kendine kızdı. Bencil bir şekilde sanki sadece kendisini düşünmüştü. Bu düşünceyle yeniden kendine kızdı. Son zamanlarda normalde olduğundan daha ben merkezci davrandığını düşünüyordu.

Ertesi gün Marlene odasının kapısının şiddetli bir şekilde tıklatılmasıyla uyandı. Yataktan oflayarak kalktı ve kapıya yöneldi. İkizlerin sonunda kapıyı açmayıp çalması güzel bir şeydi. Kapıyı hızla açtı ama karşısında bulduğu kişi küçük kardeşleri değildi. "Sonunda be Marls" dedi ve içeri geçti James hemen arkasından ise Sirius içeri girdi. Marlene gözlerini ovuşturdu. "Sanada günaydın Marls" dedi Sirius gülerek. Marlene gözlerini devirdi ve esneyerek "günaydın" dedi. James ve Sirius birisi koltukta diğeri sandalyede olmak üzere oturmuşlardı. Marlene'de kendini yatağa attı. "Sabah sabah neden geldiniz acaba" diye sordu Marlene çocuklara bakarak. James koltuktan kalktı Marlene'in yanına uzandı. "Özledik seni Marls bundan daha iyi neden olabilir mi?" dedi James gülerek. Marlene James'in sözlerine gülümsedi ve başını James'in göğsüne koydu hala deli gibi uykusu vardı. Sirius onlara gülerek bakarken Marlene'in açılan t-shirt'ünden gördüğü izle kaşları çatıldı. Hemen ayağa kalktı ve yaklaştı daha dikkatli bakabilmek için t-shirt'ü biraz daha kaldırdı o sırada Marlene "hey" diye bağırdı ve t-shirt'ü kapatmaya çalıştı. "Bu izlerde ne" Marlene ne söyleyeceğini bilemedi. Hangi izden bahsettiğini biliyordu. Ancak o izi yıllardır başarılı bir şekilde saklamıştı. "Önemli bir şey değil seherbaz olabilmek için babamdan eğitim alıyorum geçenlerde oldu" hızla söyledi. Söyledikleri tam olarak yalan değildi. James ne olduğunu bildiği için zorlamadı "acıktım ve Elly'nin kahvaltısını deli gibi özledim" Sirius'un yanına gitti "hadi biz çıkıyoruz sende giyin" diyerek Sirius'u zorla odadan çıkardı.

James ve Sirius Mckinnonların evinden çıkmış kendi evlerine doğru gidiyorlardı. "O iyiymiş gibi davranıyor ama değil" James'in sesi son derece bitkin çıkmıştı. Sirius kafasını salladı elini saçlarından geçirdi. "Bu onun iyi olmaya çalışma şekli. Ve yüce Merlin o iz konusunda beni atlattığınızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz" dedi. James omuz silkti "bunu anlatacak kişi ben değilim pati." arkalarında kalan eve ufak bir bakış attı "onunda yakın bir zamanda anlatacağını hiç zannetmiyorum" dedi çocukluk arkadaşını tanıyordu. Onlar Afrikaya taşınmadan önce görev nedeniyle Marlene ve kardeşlerinin onlarda kaldığını hatırlıyordu. "Bilekliği kolunda yoktu" dedi Sirius daha çok soru sorar şeklindeydi. James kaşlarını şaşkınlıkla kaldırdı "ben farketmedim" dedi ve "yanlış anlama ama rahatladım" diye ekledi. Bunu söylemesinin sebebi basitti Marlene'in kendini yıpratmasından nefret ediyordu. Sirius ise neredeyse fısıltı şeklinde cevap verdi "bende"

"Bu kadar antreman yeterli" dedi Mr Mckinnon. Marlene nefesini düzenlemeye çalışıyordu ve kapının açılıp içeriye iki kişinin girdiğini görememişti. "Hoş geldiniz çocuklar babanız nasıl" sorusuyla babasına döndü ve kimlerle konuştuğunu gördü. Prewet ikizleri karşısında duruyordu. Gideon cevap verdi "gayet iyi bakanlıkta işlerden başını kaşıyamıyor ama" Mr Mckinnon kafasını anladığını belli eder şekilde salladı "son günlerde hepimiz aynı durumdayız galiba". Marlene neler döndüğünü anlamamıştı. Kaşları çatık bir şekilde dönen sohbeti izliyordu. Mr Mckinnon ellerini çırptı "evet Marlene sana yeni seherbaz adaylarını göstereyim" dedi eliyle ikizleri işaret ederek. Marlene şaşırmamıştı onları tanıyordu. Mr Mckinnon Marlene'i gösterdi ve ikizlere döndü " hanginiz düello için hazır" öne Fabian atıldı. Gideon gülerek kenara çekildi.

"Yüce Merlin Fab iyimisin afedersin" Marlene hızla duvara çarpmış Fabian'ın yanına geldi. "Merlinin donu Mckitten oda neydi" diye cevap verdi Fabian. Marlene fazlasıyla endişelenmişti. "Özür dilerim ç-çok" Fabian sözünü kesti "Ne ara bu kadar duygusal oldun Mckitten" dediğinde iyi olduğunu anladı Marlene. Mr Mckinnon "kızımın eğitimli olduğunu bildiğini zannediyordum Fabian" dediğinde Marlene gözlerini devirdi. Tabikide biliyorlardı. "Herneyse sizi yalnız bırakacağım yukarda atıştırmalıklar var" dedi Marlene'in kafasından öptü ve çıktı.

"İşte böyle eğitimler bizi bitiriyor baban bizi gördüğünde çok şaşırdı." dedi Gideon gülerek. "Sanırım bize güvenmiyordu" diyerek kardeşine katıldı Fabian. Marlene ise babasını savundu "vukuatlarınızı bildiği için olmasın" dediğinde ikizler gülerek birbirlerine baktılar "molly nasıl" diyerek konuyu değiştirdi Marlene. Fabian ve Gideon sanki ellerinde bebekler varmış gibi "ah merlin lütfen şurdan kaçılın" dedi Fabian ardından Gideon devraldı "bu çocuklara kötü örnek olursanız sizi lanetlerim" Marlene kahkaha atmaya başladı. "Tipik bir anne" diye sordu. İkizler kafasını salladı "bir gün çocukları bizim gibi olacak diye ödü kopuyor" dedi Fabian. Marlene gülerek kafasını iki yana salladı "eminimki olsalardı sevinirdi." dedi ve "inanın bana"diye ekledi.

Sevgili Doe

Seni şimdiden çok özledim seni görebilseydim keşke. Bu ani kararla sizin iyiliğinizi düşündüğü için babana kızamıyorum. Bu sabah James ve Sirius geldi. Anladığım kadarıyla Remus pek iyi durumda değilmiş. Onu anlıyorum hemde çok. Bunları seni üzmek için yazmıyorum ama bunu bil burada seni seven ve deli gibi özleyen insanlar var ve olacak. Orada kendine iyi bak.

Sevgilerle Marls

Marlene mektubu baykuşuna verdi ve Dorcasın yeni adresine yolladı. Camdan bakarken aşağıdaki kıpırdanma sesleriyle aşağıya baktı ve ona bakan Sirius Black ile karşılaştı. İstemsizce gülümsedi. Sirius ufak bir büyü ile yukarı süzüldü ve cama tutundu Marlene onu içeri çekti. Olabildiğince sessiz bir sesle "burada ne yapıyorsun Black" dediğinde Sirius gözlerini devirdi. "Buradan geçiyordum seni gördüm ve geleyim dedim" dediğinde Marlene kaşlarını çattı "bu saatte" diye sordu. Sirius omuz silkti "çatalak yorgundu". Marlene gülümsedi yatağına oturdu Sirius'ta onun yanına oturdu. Marlene aklına gelen fikirle gülümsedi "yarın Jamie ile birlikte buraya gelip resim modelim olmaya ne dersiniz." dedi. Sirius "biz ne kazanacağız" diye sordu. Marlene omzuyla Sirius'u dürttü "iyi birer arkadaş olacaksınız" dedi. Sirius Marlene'in parlayan gözlerine baktı. Sonra ise kafasını salladı "peki bakalım" dediğinde Marlene mutlulukla ona sarıldı. Sirius ilk başta şaşırsada karşılık verdi. Marlene sarıldığında gelen huzurla esnedi. Sirius pnun bu haline güldü "sanırım uykun var ha Marls" dedi gülerek Marlene ona karşılık olarak gülümsedi. "Hayır sadece ufak bir esneme açıkcası sıkılıyordum" dedi ve yatakta geriye doğru gitti sırtını başlığa verdi. Sirius'ta ayağındaki ayakkabıları çıkartarak aynısını yaptı. "Regulus ile ne yaptınız" diye sordu Marlene sessizliği bölerek. Sirius "ne bir adım ileri ne bir adım geri donduk" dedi. Marlene kafasını Sirius'un omzuna koydu "düzelecek Siri" dedi. Sirius'ta kafasını Marlene'e yumuşak bir şekilde dayadı "umarım Marls" dedi. Sirius Marlene'e baktı "Marls bilekliğini çıkarmışsın" dedi yavaşça Marlene bilekliğin olması gereken yerde elini gezdirdi. "Koptu" dedi sakince içine dolan suçluluk duygusu ile burnundan sızan huzur bir kavgaya sebep oluyordu. "Babamla eğitimdeyken koptu babam tamir etmeme izin vermedi." ona her şeyi anlatabilirdi biliyordu. "Onun benim suçluluk duygumun kelepçesi olduğunu söyledi ve" Sirius'a daha fazla sokuldu hafif bir esnemeyle "haklıydı ilk iki hafta babama çok kızgındım gizlice almaya çalıştım" Sirius onu dikkatle dinliyordu sesinin titrediğinin farkındaydı kolunu arkadan kızın sırtına doladı kendine çekti. Marlene rahatsız olmadı "ama başaramadım. İşte belli bir süre sonra bana kendi eliyle verdi tamir etmişti" Marlene derin bir nefes aldı "ama takamadım çünkü haklıydı. Onu güzelce çerçeveledim ve şuanda çalışma masamda" Sirius karanlıkta onu seçmeye çalıştı ama başaramadı. "Artık eskisi kadar beni etkilemiyor eskiden her gördüğümde sanki o anı tekrardan yaşardım artık değil." Gözlerini kapattı "hala onları özlüyorum ama yapabileceğim tek şey devam edip onların intikamını almak" Sirius tam ani bir cevap verecekken "sakin ol Siri yapamayacağımı biliyorum ama ailem bu işin peşinde ve onlara güveniyorum" Sirius'un kasılan vücudu gevşedi. "Eğer bir delilik yapacaksan bana mutlaka haber veriyorsun Marls" dedi Sirius ve sonra aceleyle ekledi "ve Çatalağa yoksa seni biz lanetleriz" Marlene sessiz bir şekilde kıkırdadı. "Peki Siri". Daha sonrasında tüm yaz neler yaptıklarından bahsettiler taki ikisede uykuya teslim olana kadar.

Marlene sabah sıçrayarak uyandı. Yanına baktı ama boştu. Hemen duvardaki saate baktı sabah 7'yi gösteriyordu. Ayağa kalktı rüya görüp görmediğini kafasında tarttı ama riya görmediğinin kanıtı masasında duruyordu. Marlene farkettiği kağıda gülümseyerek baktı eline aldı. Bu Sirius'un yazısıydı

Günaydın Marls geldiğim gibi çıktım. Daha doğrusu Mr Mckinnon'ın azabına uşramamak için erkenden çıktım. Herneyse çatalağı alıp geleceğim gün içinde. Benim gibi bir arkadaşın olduğu için şükretmelisin. Görüşürüz.

Marlene gülümsedi. Notu alıp defterin arasına sıkıştırdı. Daha sonra saçlarını toplayıp odasından çıktı. Mrs Mckinnon ev cinleriyle beraber kahvaltıyı hazırlıyordu. Marlene ufak bir günaydınlaşma faslından sonra yanlarından ayrıldı. Babasının tek başına oturduğu çalışma odasına girdi. "Merhaba baba" dedi ve babasının otur işareteni bekledi. Bu oda evdeki girilmesi yasak odalardan biriydi. Babası Marlene'e baktı ve gülümsedi "günaydın kızım gel otur" dedi. Marlene masanın önünde duran sandalyelerden birine oturdu. Mr Mckinnon kızına baktı gülümseyerek. Geçirdiği eğitim sonucu harika etkiler alıyordu bu onun gurur duymasına sebep oluyordu. Yinede artık fazla vakti yoktu eğitim için bu nedenle Marlene'e döndü ve "Kızım artık antremanlarımıza ara veriyoruz. Sende zaten okula başlayacaksın. Ben biraz yoğun olacağım" dedi gözlüklerini bir bez yardımı ile temizlerken. Marlene içine düşen sıkıntıya rağmen kafasını salladı "peki babacım". Mr Mckinnon "çok iyiydin Marley. Bunda ne kadar iyi olacağını hep biliyorduk. Annende bende seninle gurur duyuyoruz." Marlene hafifçe gülümsedi. Mr Mckinnon devam etti "bu senin hayatta kalman için olan bir eğitimdi Marlene. İşte bu yüzden eğitildin. Çocukluğunuzdan beri size bu zorluğu yaşattığımız için bizi affet ama şunuda bil ben pişman değilim sen kendini savunacak hatta karşı saldırıda bulunacak kadar iyi durumdasın." Marlene yeniden kafasını salladı. Babasının haklı olduğunu biliyordu. KSKS dersinde hep en başı o çekiyordu. Hocaların anlattığı çoğu şeyden önceden bilgisi vardı. Eleanor Mckinnon mutfaktan çıkmış yanlarına gelmişti. "Hadi kahvaltı hazır" dedi ve odadan ayrıldı.

Kapkaranlık bir yolda hızlı hareketlerle ilerliyordu Marlene. Önünü bile zor görüyordu. Etrafta tek bir ses bile yoktu. Marlene sadece kendi nefes alış-veriş sesini duyuyordu. İçinde takip edildiğine dair bir his vardı. Bir anda bir şeye çarparak durdu. Gözlerini kısarak neye çarptığına baktı. Bunun bir kapı olduğunu anladığında kapıyı yavaşça açtı ve bembeyaz bir parlaklığa adım attı.

Geldiği yer Hogwarts koridoruydu ama normalde olduğundan daha soluk görünüyordu. Kıkırdama seslerini duydu. Sesin geldiği yöne doğru gittiğinde kendisini ve Dorcas'ı gördü. Kolkola girmiş bir şekilde ilerliyorlardı. Marlene'in gözünden istemsizce bir yaş düştü sessizce mırıldandı "Doe". Ne konuştuklarını duyamıyordu sadece güldüklerini görüyordu. Onu özlemişti. Dorcas'ın ona baktığını farkettiğinde dondu. Dorcas yanındaki Marlene'i bırakmış onun yanına geliyordu. Dorcas onun elini tuttu "yeniden bu halimize döneceğiz Marls". Daha sonra birden görüntü bulanıklaştı. Etraf karardı.

Marlene çevresindekileri yeniden seçebildiğinde gözlerini kırpıştırdı. Burası ona çok yabancıydı. Daha sonra kendini gördü. Saçlarını tepesinden toplamıştı kahve yapıyordu. Tam ikinci kupaya kahveyi döküyordu ki arkadan siyah biraz uzun saçlı biri ona arkadan sarıldı. Marlene gözlerini kıstı. Kimdi ki bu? Marlene yaklaşmak istedi ama bacakları ona itaat etmedi. Sesler boğuk bir şekilde geliyordu. Ama gördüğü şey Marlene'de tuhaf bir his olmasına neden oldu. Onu huzurlu hissettirmişti. Sanki karşısında çok güzel bir romantik film oynuyordu. Tanıdıktı ama bir o kadar da belirsiz. Ama daha sonra bir şey oldu o huzurlu his karnında bir kasılmaya neden oldu. O anda içindeki tek şey suçluluk duygusuydu.

Forward
Sign in to leave a review.