the blue blood| ravenclaw

Harry Potter - J. K. Rowling
G
the blue blood| ravenclaw
Summary
"Bildiklerimi saklamayacağım."Dumbledore, Ethel'in yattığı yere arkasını dönüyor. Asasını neredeyse dostane sayılabilecek bir yüz ifadesiyle karşısındakine doğrultuyor."Endişelenme."diyor. "Hiçbir şey hatırlamayacaksın. Obliviate."***Ethel'in, Gellert Grindelwald'ın yarattığı tehlikeli dünyada genç bir kadın olarak saklaması gereken iki mühim sır vardı. İlkini biliyor ve itinayla saklıyordu. Görünüşe bakılırsa, ikinci ve daha büyük olanını henüz kendi de öğrenmemişti."Sınırsız zeka, insanın en büyük hazinesidir."
All Chapters Forward

Karanlık Lord'un Düşüşü

1981, Hogwarts, Albus Dumbledore'un odası

Zümrüdüanka Yoldaşlığı, Albus Dumbledore tarafından Lord Voldemort ve Ölüm Yiyenler'e karşı çıkmak için oluşturulmuş gizli bir topluluk olarak 1970'lerde kuruldu. Voldemort'un yurtdışından İngiltere'ye dönüp Sihir Bakanlığı'nı ele geçirmek ve Muggle olanlara zulmetmek için harekete geçtiğinde, yoldaşlık oradaydı. Aynı zamanda yoldaşlık, Karanlık Lord ve takipçilerine karşı çıkmak için bakanlıkla birlikte çalıştı ve Birinci Büyücülük Savaşı'nda önemli bir rol oynadı.

İlk başarı, 1981'de geldi. Voldemort, Harry Potter karşısında güçsüz düştü. İnanması zor olduğundan bizzat Dumbledore tarafından teyit edilmeden önce, bunun uydurma bir haber olduğuna inandım.

Ellili yaşlarımı bitirmek üzereydim. Yıllar önce onunla aynı şatoyu, aynı sınıfı, aynı koridorları paylaşmıştım. Kendini yücelttiği doğruydu, bunun zaman içinde onun sonu olacağı da açıktı. Ama, bir bebek tarafından yenilmiş olması beni de epey şaşırtmıştı.

Ailesinden geriye tek kişi bile kalmamış, küçük bir bebekti. O henüz bu kadar küçükken, başına bu kadar fazla şeyin gelmiş olması akıl alır gibi değildi.

Uzun zaman sonra umut dolu hissetmiştim. Yoldaşlıkta geçen yıllardan sonra, sonunda kesin bir zafer vardı. Dumbledore odanın içinde benim görmediğim bir şey görüyormuş gibi, boşluğa bakıp beni isteksizce onaylamıştı. Kısa bir an için, Voldemort'a ait bir hayalet gördüğünü zannettim.

"Tehlike geçmiş değil."dedi. "Biliyorsun. Geri dönebilir."

"Evet."dedim. "Evet, ama, bunu düşünmeyi hiç istemiyorum."

"Olanlara bak."dedi, kollarını iki yana açarak. "Olup bitene bak, Ethel. Onun verdiği zarara bak. Alice ve Frank'i duydun mu? Lilly ve James'i?"

Başımı aşağı yukarı salladım. Gözlerim bir süre odadaki portrelerde, Seçmen Şapka'da ve Düşünseli'nde gezindi.

"Geri dönerse,"dedim.

Bir şey boğazıma yerleşmiş, orada kocaman bir yumru oluşturmuştu. Titreyerek pelerinime biraz daha sarıldım. Gözlerim açık pencereyi buldu. Yolculuğum boyunca omzumun üzerinden geriye baktığım gibi, yine gerginlikle dışarıyı izledim. Orada olacak ufak bir hareketi, içeriye süzülüverecek birini bekleyerek...

"Geri dönerse, Ethel, bu felaketimiz olur." Duraksadı. "Ve geri dönecek. "

Kendimi, "Snape yüzünden."derken buldum.

Dumbledore, "Mesele o değil."dedi ama onu duymak istemiyordum. Tek istediğim, konuyu başka bir yöne çekmekti.

"Sirius hakkında söylenenleri de duydum. Yapmış olamaz, değil mi? O iyi bir adamdı. Hiç anlamıyorum, efendim. Aklım almıyor! O kadar yetersiz olduğumuzu bilseydim eğer, ben-"

Karşımda belirip beni ne zaman kalktığımı unuttuğum sandalyeye geri oturttu. Sakinleşmeye çalıştım ama sıcak yaşlar buz gibi yanaklarımdan süzülmeye başlamıştı bile. Dehşete düşmüştüm ve yapacak bir şey olmadığına inanamamak için kendimi zorluyordum.

"Bitmiş olmalıydı."diyebildim. Eldivenle kapatılmış sol elimi kaldırıp alnıma yaslarken.

"Bitmedi, Ethel." dedi. "Sen de biliyorsun."

"Hiçbir yolu yok."dedim, çaresizce. "Başaramadım. Yine."

"Kendini kocaman bir olay yumağının tek sorumlusu ilan edemezsin."dedi. "Onun ne yaptığını ikimiz de tahmin edebiliyoruz. Sen, Ethel, bana yardım edebilirsin."

"İşinize yaramam."

"Birbirimizin işine yarayabiliriz."dedi. "Seninle paylaşacağım yüzlerce sır var, Ethel. Birlikte çalışarak ilerleyebiliriz. Sadece ikimiz değil elbette ama, yardımını istiyorum."

"Profesör,"dedim, elimi uzatıp omzumdaki eli sıkarken. "Benden her ne isterseniz, söylediğinizi yapacağıma söz veriyorum. "

"Tek yapmamız gereken paylaşmak."dedi. "Onun hakkında zihninde ne varsa benimle paylaş, Ethel. Başkalarının da ona dair anıları olduğuna eminim. Zamanla hepsi burada, ofisimde olacak. "

Sessizliğin içinde birbirimize baktık. Tanıdık mavi gözler ve aynı gözlükle karşımdaydı. Saçları ve sakalı zaman içinde beyazlamıştı ve başına gelen onca şeyden sonra, yüzünde zamanın çizdiği ince çizgiler vardı. Hep güvendiğim o kişiydi. Her seçiminin doğru olması gerekmezdi. Beni koruyan ve koşulsuz seven kişiydi. Hep aynıydı ve aynı kalacaktı.

Şimdi benden istediği karmakarışık, zamanını bile kestiremediğim, uykularımı kaçıran anı parçalarıysa, onları alabilirdi.

"Onun hakkında bildiğim şeyleri benden alabilirsiniz."dedim. "Onu zaten tanıyorsunuz. Tıpkı sizin söylediğiniz gibi biriydi."

Loş ışıkta dizlerinin üzerine çöktü. İki eliyle ellerimi kavramıştı ve ben işe yaramadığım onca zamanı düşünürken, başını devam etmem için salladı.

"Kendi başına yetiyordu, onu diğerlerine bağlayan her şeyi küçümsüyordu ve her kurbanından bir yadigar topluyordu."

Doğrulup otururken, "Yadigarlar."diye tekrarladı.

Forward
Sign in to leave a review.