catching fire

Glee
F/F
G
catching fire
Summary
You little freak..
All Chapters Forward

Chapter 6

Blaine bacaklarının titremeye başlayışını görmezden geliyordur, nefesi ensesine değerken gözlerini kapatmamak için kendini zor tutuyordur ve dudaklarını dişleyerek onun gözlerine bakmaya çalıştığında istemsizce artan kalp atışlarını durduramaz, çünkü genç adam gözlerini dudaklarına dikmiş kendisine süzüyordur ve bu bile onu istemesine yeterli bir sebeptir. işin kötü tarafı... kendisi de onu bu sefer nasıl reddedeceğini bilmiyordur.
Kendini toparlamaya çalışarak sesinin boğuk çıkmasını umursamadan konuşmaya başlar.

 

“Ah, aslında bir yerde kalmamıştık, en son hatırladığımda sen kucağında bir kadın tutuyordun,'' yutkunarak gözlerini kaçırır ve kısık sesle ekler ''Bende tam gidiyordum.''

Kurt bakışlarını ondan ayırmadan hızla diğer kolunu da yanındaki duvara koyarak onun gitmesini engeller ve keyiflendiği her halinden belli olan alaylı bir gülümsemeyle konuşuyordur “ hiç sanmıyorum bay anderson..” biraz daha ona yaklaşarak dudaklarına doğru nefesini üfleyerek konuşur “ hem gayet dikkatli izlediğine eminim bundan keyif almış gibi duruyordun, eminim ki onun yerine kucağımda sen olmak isterdin bebeğim.”

Blaine kurt kendisine yaklaştıkça dudaklarını dişlerinin arasında parçalamaya başladığını ağzına kan tadı geldiğinde fark ederek toparlanmaya çalışır ancak burnuna dolan nane kokusu buna hiç yardımcı olmuyordu. Göz ucuyla ona bakarken daha fazla bu kovalama oyununa dayanamayacağını anladığında son çareyi gözlerini mavilere dikmekte bulur, aklının bir köşesinde evet istiyordun! diye bağıran iç sesini dinlememeye karar vermiştir “ Kendini çok önemsiyorsun değil mi? Kucağına kimi oturttuğun umurumda değil Hummel, sadece o ucube yüzünü benden uzak tut” diye hırlar.

 

Kurt kollarından hızla kurtulan şımarık piçinin suratına gülümsedi. Onun bu tavırları hoşuna gitmeye başlamıştı ama bu fikri zihninden hızla uzaklaştırmalıydı. Sadece Onunla uğraşmaktan zevk alıyordu bir kez daha ona doğru yürüdü ve tahrik edici bir sesle konuşmayı sürdürdü “ demek öyle peki o zaman ben onunla ilgilenirken neden serteştiğini de açıklamak ister misin bebeğim?” suratındaki alaylı gülümsemeyle gözleriyle onun pantolonunu işaret etmişti.

 

Blaine yüzünün kızardığını hissedebiliyordu ve vücudunun neden yandığı tekrar açıklık kazanırken daha fazla kollarının arasında kalırsa olabilecekler onu korkutmaya başlamıştı. Hızla elini duvardan iterek yanından sıyrıldığında cevap vermek için dudaklarını araladı, ne yazık ki o ana kadar söyleyeceklerini o da bilmiyordu ve tek yaptığı deneyimlerine dayanarak düzgün birkaç cümle kurmayı ummaktı. “ Beni istediğini bu kadar belli etme Hummel “ söylediklerine kendisi de şaşırmış olsa da kazanmaya başladığı özgüveni bırakmadan devam etti “Gözlerini vücudumdan çek mesela, sahi o kadını neden göndermiştin? Müşterine gayet nazik davranıyordun aslında, benim aksime seni umursuyor gibi görünüyordu. Ayrıca burada olduğunu bilseydim dışarıda kalıp soğuktan donmayı tercih ederdim “ gözlerini kısarak ona bakmaya devam etti “ama yanıma gelmek için fazla hevesli çıktın”

 

Kurt duyduklarıyla bir anda sinirin yüzüne çıktığını hissetti ama yüz ifadesini bozmadan konuşmaya devam etti. Onun bu özgüveni midesini bulandırıyordu. Gecenin bir yarısı dükkanına gelip ona bu şekilde davranacak cesareti bulmasına şaşırsada Onu önemsiyor görünmek istemiyordu ve her zamanki alaylı ve umursamaz ifadesiyle onu yanıtladı “ siktirgit o zaman buradan anderson hem kiminle nasıl ilgilendiğim seni ilgilendirmez ayrıca seni istediğim falan yok şu zengin piçi özgüvenin sadece midemi bulandırıyor” hızla arkasına dönüp sigara yakmak için cebine uzandı onunla göz göze gelmenin şuan iyi bir fikir olmadığının farkındaydı.

 

Blaine onun kendisine arkasını dönmesiyle birkaç kez şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırdı ve söyledikleri içindeki sıcaklığı daha da arttırırken daha fazla dayanamayacağını fark etti. Yaşadıkları ve en sonunda sertleşmiş olarak ortada bırakıldığı her an vücuduna işkence çektirmeye başlarken içindeki sinirin bedenine hükmetmesine izin verdi. Ne olduğunu anlamadan genç adamı yakasından tutup duvara yapıştırdı, yüz ifadesinden bir an için onun da şaşırdığını fark etse de bunu umursayacak kadar kendinde değildi “ Bu hoşuna gidiyor değil mi! “ diye tısladı yüzüne karşı “ Beni taciz etmekten zevk alıyorsun!”

Kurt sirti soğuk duvarla buluştuğunda yüzündeki şok ifadesini kontrol edemese de bir kaç saniye sonra toparlanıp sinirle gülmeye başlamıştı. “ vay vay vay bakın küçük beyimiz nelerde yapıyor?” sonra yüzüne daha da alay edici bir ifade takınıp onun dudaklarına daha da yaklaşarak blaine’nin sertçe kalçalarını kavradı “ aslında bunun hoşuna gittiğini bilmiyordum bebeğim? Ne yapacaksın bu seferde sen mi beni bırakıp gideceksin?” diyerek ufak bir kahkaha attı. Onun daha fazla ileriye gidemeyeceğine emindi. Her zamanki gibi ona gözdağı vermeye çalıştığını düşündü ama içten içe onun bu sert tavrından etkilendiğini de kabul etmek istemiyordu.

 

Bliane onun bu tavrına sinirle gülümsedi ve kalçasında dolaşan ellerle irkilse de bununla duramayacak kadar kontrolünü kaybetmişti. Ellerini kendini dizginlemeye çalışarak duvara vurduğunda onun yüzüne daha da yaklaştı. “ Beni korkuttuğunu sanıyorsun değil mi? “ diyerek gözlerini gözlerine dikerken her sinirlendiğinde yaptığı gibi dudağının kenarını parçalayıncaya kadar kemirmeye devam ediyordu. Her ne kadar aklının bir tarafı gitmek için hala bir şansı olduğunu söyleyip dursa da şu an kesinlikle onu dinlemiyordu ve gözlerinin yerinden çıkacakmış gibi açıldığına da emindi. “Bu tavırlarından, lanet olasıca tacizlerinden korktuğumu mu sanıyorsun? “ diyerek histerik bir şekilde gülümsedi ve beklediğinden yüksek bir sesle yüzüne doğru konuşmaya devam etti. “Senden korkmuyorum! Bunu hala anlayamadın mı? Bu tavırların sadece benim gözümde seni takıntılı yapıyor” burun buruna olduklarını farkına varmıştı ama görmezden gelip konuşmayı sürdürdü. “ve ben olsam kendime bastırmaya çalışmak için başka birini bulurdum hummel” derken onu yavaşça süzdü ve gözlerine delici bir bakış atarak “ çünkü bu tavrın benim aklıma kaçmayı değil..” hızla erkekliğini kavrayarak kendisine doğru çekti ve “her zevkin bir karşılığı olduğunu getiriyor, ne dersin.. “ diyerek sinirle yüzüne sokuldu. Onun kendisini gözlerini kırpmadan izlediğini biliyordu ve tehditkar bir tonla devam etti “hala benimle oyun mu oynamak istiyorsun!”

 

Kurt’ün erkekliğinin üzerindeki el ile kaşları çatılmıştı, ona dokunuyor olması fikri bile onu çıldırtıyorken bu durum kendini kaybetmesine sebep oluyordu. Blainenin ondan korktuğunu biliyordu ama artık onu taciz edecek kadar arzuladığını da biliyordu ve kontrolü elinde tutmak için onu kışkırtmaya devam etmeyi sürdürmeye karar verdi. Onu istiyordu ama bunu onun itiraf etmesini de istiyordu. Onun kalçalarındaki elini sıkılaştırarak kulağına doğru fısıldadı “gerçekten bunu istiyorsun değil mi bebeğim amacın beni korkutmak değil elde etmek değil mi?” Onu daha da tahrik edecek şekilde boynuna sokuldu ve dudaklarını onun tenine sürterken konuşmaya devam etti “ne dersin korkup kaçmadan bu oyunu oynayabilir misin bebeğim?”

 

Blaine tenine değen dudaklarla irkildiğinde gözlerinin zevkle kapanmaya başladığını biliyordu, ama duyduklarıyla hırslanırken kendisini hızla toparlayarak ona baktı ve erkekliğini okşarken dudaklarına doğru davetkar bir sesle mırıldandı “Deneyip görmeye ne dersin? “ diğer elini onun çenesine çıkarırken yüzünde gezdirdiği bakışları dudaklarına kaymıştı ve ona daha da yaklaşarak aralarındaki mesafeyi kapattı. Dudakları birbirine değdiğinde vücudunun titremesini umursamayarak alt dudağını kavradı, o sırada eli istemsizce çenesinden kayıp saçlarını kavramıştı ve kalçasındaki ellerden aldığı destekle onu kendisine daha da bastırdı.

 

Kurt sonunda onu istediği kıvama getirdiğini düşündü ve üzerine ağırlığını veren vücudu hızla tuttuğu kalçalarından kavrayarak kucaklayarak hızla üçlü deri koltuğa yatırarak üzerine uzandı. Onun vücudunun titrediğini hissediyordu blaine bundan ne kadar zevk alsa da ondan hala korkuyordu ve bu onun blaine’e daha da sert davranmasına sebep oluyordu. O lanet piçin bu geceyi unutmaması için her şeyi yapacaktı. Dudaklarını sertçe öpüp emmeye devam ederken biryandan da eliyle sertçe onun aletini kavradı ve canını yakacak şekilde sıkıyordu. O sırada kulaklarına eğildi “bu yeterince iyimi bebeğim? Bu iyi hissettiriyor mu?” diye fısıldadı sonra da elini gevşetmeden sertçe boynunu emmeye ve ısırmaya başladı.

 

Blaine kendi dudaklarını kanatacak kadar sıkmaya başlamıştı ve erkekliğinde hissettiği ellerle inlemesini durduramadı. Başını geriye atarak ona daha da yer açarken nefes alıp verişleri güçleşmişti. “ Evet, ahh tanrım evet “ diye inledi. Pantolonunun üstündeki ellere kendini daha da itti ve inleyerek ellerini saçlarında gezdirip kendini ona bastırdı. Saçlarından gelen nane kokusunu içine çekerken hafifçe gözlerini kapatarak gevşemeye çalıştı, ellerini onun vücudunda gezdirmek istese de içindeki korkuyu engelleyemiyordu ve sonunda kendini ona bırakmaya karar verdi.

 

Kurt onun kıvranışlarından büyük bir zevk alıyordu ve hızla blaine’in pantolonunun düğmesini açarak elini içine attı. Bu arada sertçe boynunu emip ısırıyordur. Onunla birlikte zevk alıyor olmak sinirini bozmuştur, bunu kabullenmek istemeyerek ona karşı daha da sertleşiyordur. Ona karşı bir şeyler hissetmesini bastırmak isteyerek canını yakmaya çalıştı. Hırlar gibi bir sesle konuştu “söyle anderson ne istiyorsun?” boxerının içinden tekrar sertçe onu kavradı ve daha yüksek sesle kulağına konuştu “söyle dedim anderson ne istiyorsun!!”

 

Blaine kendinden geçmiş inlemeleri daha da artarken altında kıvranan sertliğiyle yüzünü buruşturdu ve başını daha da geriye atarak fısıldar bir sesle sorusuna cevap verdi “Seni “ Yüzünün kızardığını hissedebiliyordu ve aletini sıkan ele kendini ritmik hareketlerle ittirirken kurt’un saçlarını sıkıca kavradı. Dişlerini sıkmaya başlamışken elleri saçlarından ensesine kayıyordu ve hafifçe tekrar inledi.

 

Blaine’in inlemeleri Kurt’un kendini kaybetmesine sebep oluyordu ama onu zorlamaya kararlıydı. Tekrar sertçe dudaklarına kapanıp alt dudağını emerek çekiştirdi ve konuştu “seni duyamıyorum anderson daha yüksek sesle söyle ne istiyorsun!” Onu sertçe saçlarından çekerek tekrar boynuna kapandı ve eliyle onu daha hızla pompalamayı sürdürdü.

 

Blaine kendini kaybetmeye başlamış vücuduyla gözlerinin karardığını hissedebiliyordu ama kendini ona doğru itmeye devam etmekten kendini alıkoyamıyordu. Saçlarına daha da sıkı sarılırken kulağına doğru yüksek sesle tekrar inledi “Seni! Lanet olasıca seni!” Saçlarını canını acıtacak şekilde çekerken başını onun omzuna koyarak destek almaktan kendini vazgeçiremedi ve erkekliğinde hissettiği zevkle karışık acıyla yüksek sesle inledi “Tanrı aşkına bunu bana neden yapıyorsun!”

 

Kurt Blaine’nin inlemeleri arttıkça kendini kaybetse de onun sorduğu soruyla kendine gelerek zevkten kararmış gözlerini yeniden açtı ve onun gözlerine bakarak onu kışkırtmaya devam ederek hırıltı halinde konuştu. “eğer beni istiyorsan gel ve al anderson.” Blaine’nin aletinde ki gevşettiği elini tekrar sıkılaştırdı ve dudaklarına karşı zevk ve nefret dolu bir sesle hırladı “hayatta her şeyi paranla elde edemezsin anderson! Eğer bir şeyi istiyorsan onu almak için uğraşmalısın”

 

Bliane onun bu tavrıyla ona bıraktığı vücudunu toparladı ve gözlerinin içine birkaç saniye baktıktan sonra kaşlarını çatarak onu sertçe üzerinden itti. Koltukta onun üzerine çıkarken korkaklığını bir kenara bırakması gerektiğini biliyordu ama söz geçiremediği bedeni onun fermuarına doğru giderken gereğinden fazla duraksamıştı. Başını iki yana sallayarak kendine gelmeye çalıştı ve kurt’un pantolonunu el çabukluğuyla sıyırdı. Onu izleyen bakışlara daha fazla dayanamadan dikkatini başka bir şeye yönlendirsin diye dudaklarına yapışırken dudaklarını bırakmadan boxerını çıkarttı ve eğilerek ürkek bir hareketle elini sertliğinde gezdirdi.

 

Kurt, Blaine ona ne kadar sert davranmaya çalışsa da onun gerginliğini ve endişeli bakışlarını fark etmişti. Buraya kadar onu zorlamış olmasının boşa gitmemesi için son bir kez daha onunla alay eder bir sesle konuştu. “gerçekten ne yapacağını biliyor musun bebeğim” diyerek haince dudaklarına gülümsedi “yoksa bunu ilk defa bana mı yapacaksın?”

 

Blaine duyduklarıyla yanaklarının kızardığını hissedebiliyordu ama her ne kadar utanmış olsa da içinde hissettiği kendini kanıtlama hissiyle onun dudaklarını es geçerek sertliğine eğildi ve nefesini ona doğru üflerken kirpiklerinin altından dikkatle ona baktı. “ Neden buna sen karar vermiyorsun, Hummel? “ dedi. Sesinin kendinden emin çıkmasına gayret ederek ve içinde tuttuğu nefesi sertçe ona üflerken yavaşça onun erkekliğine eğilerek ucunu yaladı, ellerini hayalarında gezdirirken kasıklarında boydan boya dilini gezdirerek tekrar ucuna geldiğinde dişlerini yavaşça ona sürtmüştü, elleri etrafında onu okşamaya devam ediyordu ve onu yarısına kadar ağzına alarak dilini etrafında gezdirmeye devam etti.

 

Kurt onun bu kadar iyi olmasına şaşırmıştı ve irkilerek yerinde dikleşti. Ne kadar tepkisiz kalmak için kendini zorlasa da daha fazla dayanamıyordur ve sertçe inler “lanet olsun anderson!” kendini kaybetmeye başlamıştır ve başını arkaya iterek nefesini tutar. Ona havaya girme zevkini vermeyecektir.

 

Blaine dili kurt’un erkekliğinde gezinmeye devam ederken onu ağzından çıkarır ve kasıklarını kendine doğru çekerken aynı zamanda hayalarını okşamaya da devam eder, duyduğu cümlelerle kendisini bırakmasına izin vererek erkekliğinin ucuna yavaşça dudaklarını kapatır ve emerken dilini yavaşça ona değdirir, dişleri daha sert bir şekilde erkekliğine çarparken sertliğini çekiştirmeye devam ederek dudaklarını her kısmında gezdirmeye gayret ederek çok yavaş hareketlerle kasıklarından aşağıya doğru onu yalar ve ağzına tamamını alarak kendini ona ittirir.

 

Kurt, Blaine’in kendisini mahvedişini izleyerek büyük bi zevkle inatla gözlerini ona dikmiş halde ona bakıyordu. Gözlerini sımsıkı kapamış halde yaptığı işe ne kadar konsantre olduğunu düşündü. Yüzü kesinlikle bundan zevk aldığını gösteriyordu ve kurt artık emindi bu kesinlikle onun ilk seferi değildi. Onun dudaklarının tenini tüketircesine emmesini izledikçe daha da kendini kaybediyordu bir elini deri koltuğun minderine gömerek destek alırken diğer elini yumruk yapmış halde ağzına kapatmış ve inlememek için dişlerini eline geçirmişti.

 

Blaine kendinden geçmiş halde kendini ona ittirmeye ve yalamaya devam ederken dilini onun çevresinde döndürür ve ucundan onu kendisine doğru iterken emmeye devam eder, her tadını almak istercesine onu damağına çarparken dişlerini bir kez daha sertçe ona çarpar ve ağzından çıkararak hayalarını sertçe çekiştirir, ve boğazına doğru dudaklarını ona ittirirken ucunu uzunca öper ve altındaki hareketlenmeyle şehvetle parıldayan yeşil gözlerini kirpiklerinin altından ona diker, onu taklit ederek alaylı bir ses tonuyla konuşur. “Bu yeterince iyi mi Hummel? Bu seni yeterince iyi hissettiriyor mu?”

 

Kurt onun söyledikleriyle artık daha fazla dayanamayacağını kabul eder gözleri onun derin yeşilleriyle buluştuğunda vücudu sarsılır ve genzinden kopan derin bir iniltiyle ellerini onun saçlarına geçirerek inler. “Lanet olsun anderson aman tanrım” başını hızla geriye doğru atar, kasılmaları artmıştır ve boşalmak üzereyken onu derine gitmesi için daha sertçe bastırarak sesli şekilde kesik kesik inler onu yutmasını istiyordur ve geri çekilmemesi için saçlarından sıkıca tutar.

 

Blaine onun inlemeleri kulaklarına dolarken kendini daha da kaptırmıştır ve saçlarındaki eller sıkılaştığında onun çok yaklaştığını farkındadır, onu boğazına doğru son bir kez çarptıktan sonra boşalmaya başlayacağının bilincinde ağzını sertçe onun penisine kapayarak ağzında hissettiği sıvıya izin verir. Minik bir inleme eşliğinde gözlerini ona çevirerek onu izlemeye başlar, boşalışını görmek istiyordur.

 

Blaine’in onu son kez kuvvetle emmesi ihtiyacı olan son hamledir ve yüksek sesli bir iniltiyle kendini sertliğine sıkıca kapanan dudaklara bırakır. Ama ne kadar dirense de istemsiz şekilde boşalırken kontrolünü kaybedip onun adını haykırmıştır. “blainee” Saniyeler içinde yaptığının farkına varır ve kendine lanet okur, neredeyse ilk defa ona adıyla hitab etmiştir, üstelik böyle bir durumda bunu yapmış olmak sandığından daha korkunç hissettirmiştir. Endişeyle tepkisini görmek için gözlerini bir kez daha onun yeşillerine kitler ve o anda onun yutkunuşunu görerek inler “lanet olsun anderson işte bu gerçekten seksiydi” diyerek gözleri kocaman açılmış halde ona bakakalır çünkü ne kadar istese de onun bunu yapamayacağını düşünmüştür.

 

Blaine, Kurt’un onun ismini haykırışını gördüğünde gözlerini onun üzerinde gezdirmeye devam ediyordur. Derince onun gözlerine bakarken üzerinde bıraktığı etkinin şaşkınlıktan çok zevk olduğunu farkındadır. Onun kendisini izleyişini görerek hafifçe sırıtır ve ağzında onun tadıyla birlikte hafifçe dudaklarını yalar. Ondan gözlerini alamıyordur ve rahatlamış yüz ifadesine bakarak alıcı bakışlarla onu süzer, dizlerinin üzerinde ona doğru ilerleyerek kasıklarına oturur ve dudaklarına karşı fısıldar “ee, ne diyorsun, sence bu benim ilk seferim mi hummel?”

 

Onun cesareti Kurt’un hoşuna gider ve alaylı bir tavırla sorusunu cevaplar. “Benimle ilk deneyimin için fena değilsin anderson bir dahaki sefere becerilmek için daha az hevesli olursan eminim senin için bir şeyler ayarlayabilirim” der o arada onun kendi dudaklarını yalaması gözüne çarpar ve hızla kalçalarını yakalayıp sertçe Blaine’in dudaklarına kapanır.

 

Blaine kendi aletinin isyan bayrağını açtığını hissedebiliyordur ve dudaklarına kapanmasıyla zevk dolu bir mırıltı dudaklarından kaçarken kalçalarını kavramış ellerin bir tanesini yavaşça erkekliğine götürür. Kurt’un elini kendisine daha sert bastırmasını sağlarken kasıklarında kendini kavramış ele doğru iter, alt dudağını daha sert bir şekilde kavrarken kendi tadını onun dudaklarından hissetmesini isteyerek yavaşça dilini onun ağzına kaydırarak damağını okşar, o sırada erkekliğini daha sert sıkan ellere karşı kontrolsüzce inler “ahh, tanrım sakın durma”

 

Kurt kendi tadını aldığında sertçe onun dudaklarına inler ve eliyle onu sıkıca kavrayarak pompalamaya devam eder. Blaine’in iniltileri kulaklarına dolduğunda onun yaklaştığını fark eder ve kulak memesini emerek aynı tavırla küstahça fısıldar “harika bir sürtüksün değil mi bebeğim aletimi içinde hissetmek için yapmayacağın şey yok öyle değil mi?”

 

Blaine onun hareketleriyle kendinden geçmişken Kurt’un söyledikleri üzerinde soğuk su etkisi yapmıştır, ensesini tutarak yüzünü ondan uzaklaştırır ama kırılmaktan daha çok beklediği bir şeyle yüzleşmiş gibi hissediyordur, yavaşça fısıldar “sürtük olmanın yanında başka bir özelliğim de var aslında “ diyerek kendini onun eline doğru ritmik hareketlerle ittirmeye devam eder ve kulaklarına doğru hafifçe inlerken devam eder “çok iyi bir gözlemciyimdir hummel” kulak memesini öper yavaşça ve yaklaştıkça ensesindeki ellerini daha da sıkar “istediğin kadar bana kötü davran, aslında bu kişi olmadığını biliyorum” kendini son bir kez daha sertçe onun ellerine vururken boşalmaya başlayarak gözlerini kapatır, ve fısıldayan bir tonla onun adını haykırır “ahh Kurt”

 

Kurt elindeki sıcaklıkla birlikte onun söylediklerini duyduğunda gözleri şok içinde açılır. Blaine'i korkutmak ve üzerinde hakimiyet kurmaya çalışma çabalarının bu derece etkisiz kalmasına inanamıyordur. Seviştiği adam belki de bu zamana kadar ondan korkmayan tek kişidir üstelik onunla dalga geçer gibi bunları kendini tatmin ettirirken söylemiştir. Kurt sinirden titreyen elleriyle hızlıca onu üzerinden atar ve tek parmağını göğsünü delecek şekilde ona bastırararak tükürür gibi konuşur “hiçbir bok bildiğin yok anderson! Bir kere koynuma girmekle beni tanıyabileceğini mi sanıyorsun ha? Sen kim oluyorsun söylesene bana benim hayatımla ilgili benimle ilgili ne biliyorsun?” Sinirden deliye dönmüş bir şekilde onun üzerine yürür “ne diyorum biliyor musun, seninle işim bitti anderson şimdi defol git buradan ve bir daha sakın gözüme gözükme” diye bağırarak arkasını dönüp hızla mutfağa yönelir ve blainenin ona bağırışlarını duymazdan gelir. Son bir kez sesli şekilde küfrettiğini duyar ve sonrada kapanan kapının çarpılma sesiyle kendini tezgahın dibine yere bırakır.

 

Sinirden mi olduğuna emin olamasa da gözleri yanmaya başlamıştır ve kendini tutamayarak yaşların gözünden akmasına izin verir olduğu yerde dizlerine sarılır ve tıslar hıçkırıklarının arasında “senden nefret ediyorum, her şeyden nefret ediyorum lanet olsun nefret ediyorum..”

Forward
Sign in to leave a review.