Chapter 8
Sam sırtında çantasıyla birlikte yolda yürüyordu. Mutluydu. Günü güzel geçmişti. Dakota ile takılmıştı ve... midesinde çok fazla kelebek uçuyordu. Aşk böyle bir şey miydi? Sam kendisini hiç böyle mutlu hissetmemişti. Sanki keyifli bir asmr videosu izliyor gibiydi. Ya da bir kalemin yumuşak bir şekilde çizilmesi gibiydi.
Sam yolda kendi kendine bir şarkı mırıldanıyordu. Heather Sam'i gördü. Plan başlamıştı. Şimdiyse sahte olmanın zamanı gelmişti.
"Hey Sam!" Heather Sam'e seslendi.
Sam arkasına baktığında Heather'ı gördü. Çok korktu.
Heather bu korkudan çok hoşlanmış olsa da sahte şaşkınlıkla bunu gizlemeyi başarmıştı.
"Korkma Sam. Ben seninle önemli bir şey konuşmak istiyordum." Heather masum bir tavırla Sam ile konuşmak istediğini söyledi.
Sam durdu. Şuan da onu dinliyordu. Heather derin bir nefes aldı. Rolünü iyi iş çıkarmak için bunu yapması gerekiyordu. Heather nefes aldı ve şunu söyledi.
"Ben senden özür dilemek istiyorum."
Sam şaşırdı. Heather'a ne olmuştu? Sam hayal mi görüyordu? Yoksa Heather çarpılmış mıydı?
"Ö-özür mü? Sen mi? Bana mı?" San kekeleyerek kraliçe arıya sordu.
"Evet... Dakota ile iyi anlaşmanızı kıskandım ve Dakota ile bu durumu konuştuk. Ayrıca geçmiş yaptıklarımı da düşündüm. Sana bunlar yapmamalıydım. Özür dilerim." Heather Sam'den "özür" diledi.
"Şeyy... sorun değil sanırım... ama bunu bir daha yapma olur mu?" Sam sordu.
"Ohh tabiki! Ben dersimi aldım artık! Sen ve ben artık iyi arkadaş olucaz!" Heather sahte sempatisiyle Sam'e sarıldı.
"Şey, özrün için teşekkür ederim. Bunu çok takdir ediyorum. Bilmeni istedim." Sam kraliçe arıya söyledi.
Heather o anlık gerçek samimiyetle oyun sever adama gülümsedi.
"Pekala, bugün müsaitsen biraz birlikte yürüyelim diyorum. İster misin?" Heather sordu.
"Şey tabi, neden olmasın?" Sam omuz silkerek kraliçe arının teklifini kabul etti.
"Yaşasın!" Heather sahte coşkuyla bir kez daha Sam'e sarıldı.
Sam gülümsedi. Sanırım bazı arkadaşlıklar nefretle başlar diye düşündü.
Heather Sam'e sarıldıktan sonra geriye çekildi.
"Şey, izin verirsen biriyle konuşmam gerekiyor. Eğer sorun etmezsen." Heather Sam'den izin istedi. Sanki ihtiyacı varmış gibi ama o an için bir iyi bir arkadaş gibi görünmek zorundaydı.
"Tabi. Seni burada beklerim." Sam baş parmağını havaya kaldırarak söyledi.
"Teşekkürler dostum!" Heather sahte coşkusuyla Sam'e teşekkür etti. Sonrasındaysa biraz uzaktaki bir ağaca doğru koşarak telefonunu açtı.
Heather "Ablacık" adlı kişiyi aradı. Dakota'dan gizlediği bir kişiydi.
Heather aradığı kişiyi aradıktan sonra arayan kişi telefonu açtı.
"Yarım saat içinde burada ol. Bazı arkadaşlarını da getir. Biraz eğlenelim." Heather şeytani bir şekilde sırıttı.
Sam'in başı büyük bir beladaydı...
Diğer tarafta Dakota ve ailesi alışverişe çıkmışlardı. Çok eğleniyorlardı. Kızlar, anne kız ayakkabı denerken çok eğleniyorlardı. Dakota babasıyla babasına takım elbise bakarken ona çok yardımcı oluyordu. Dakota babasının kızıydı, Daisy ise annesinin kızıydı. Bu yüzden ailede pek kavga çıkmazdı. Küçükken kıskançlık tarzı kavgalar olurdu ama bu durum büyüyünce daha da azaldı.
Dakota'nın babası ailesi için dondurmalı milkshake aldı. Hepsi mutlu bir şekilde alışverişlerini yapıyorlardı. Daisy tuvalete yakın oldukları bir yerde yürüdüğü bir sırada pembe giyinimli şişman bir kız gördü. Onun yakın arkadaşlarından birisi olan Sadie olduğunu anladı.
Daisy ailesinden izin alarak onların yanından ayrıldı. Daisy hızlıca Sadie'nin yanına koştu.
"Hey Sadie." Daisy kızı selamladı. Daisy Sadie'nin arkasında olduğundan dolayı Sadie onu görmedi ama sesi tanıdı.
"Selam Daisy...aaaaaaahhhh!"
Sadie arkasına dönerek çığlık attı.
"Daisy, senin burada ne işin var?" Sadie kesinlikle onu burada görmeyi beklemiyordu. Onu gördüğü için şaşkındı zaten. Belli ki Sadie onun arkasından bazı işler çeviriyordu...
"Ailemle biraz gezelim dedik. Birlikte vakit geçirmeyeli çok oldu. Ayrıca sen burada ne yapıyorsun? Katie seninle değil mi?" Daisy arkadaşına sordu.
"Katie derslerine çalışmak için evine döndü. Bense biraz gezineyim dedim." Sadie yakın arkadaşına açıkladı.
"Peki o zaman elimdeki siyah deri mont kimin?" Daisy sordu.
"Şeyy... O Katie için. Ona böyle bir deri mont aldım da." Sadie gergince kıkırdadı.
"Sadie, o deri mont erkekler için ve o mont erkek parfümüyle kokuyor. Ayrıca birden fazla kez kullandığı ortada." Daisy sonrasında duraksadı ve bir şeyi fark etti.
"Bir dakika, yoksa sen...-" Daisy lafını bitiremeden tuvaletten punk tipli birisi çıktı.
"Sadie tatlım, işim bitti." Adam kıza söyledi.
Daisy kesinlikle şok olmuştu. Sadie ve... adı her neyse, onlar... BİRLİKTE MİYDİ?! Diye düşündü.
"Siz ikiniz...-?" Daisy soruyu soramadan adam cevap verdi.
"Biz birlikteyiz, bir sorun mu var?" Punk tipli adam Daisy'e sordu.
Adamın tipi iyiydi. Kaşında ve burnunda piercingler doluydu. Üstünde beyaz tişört ve altındaysa deri siyah pantolon vardı. Ayakkabılar "..." markasıydı.
"Hayır, ben sadece... Sadie bana hiç biriyle olduğundan bahsetmemişti." Daisy punk çocuğa açıkladı.
"Şey, biz yaz zamanı çıkmaya başladık. Tanışma hikayemiz biraz ilginç ama... birbirimizi gerçekten de seviyoruz. Öyle olmasa nasıl birlikte olurduk öyle değil mi?" Sadie sonda espri yaparak sordu.
Duncan ağzını kapayarak kız arkadaşının esprisine güldü.
"Bu iyiydi Sadd!" Duncan kız arkadaşına söyledi.
"Teşekkürler hayatım." Sadie hafif kızarmayla cevap verdi.
"Duncan kaçıncı sınıfta?" Daisy sordu.
"O 11. Sınıfta. Onun sayesinde bu lisede okuyorum. Yaz zamanı daha lise tercihlerimi yapmamıştım. Duncan ile tanıştığımızda aynı liseyi okumalıyız diye düşündüm ve şimdiyse buradayız. Ayrıca Duncan basket takımında ama daha büyük sınıflarla." Sadie erkek arkadaşı hakkında bazı bilgileri açıkladı.
"Şey... bu iyiymiş. Tanıştığımıza memnun oldum o zaman?" Daisy Duncan'a el sıkışmayı önerdi.
"Şey tabi, tanıştığımıza memnun oldum, sanırım." Duncan omuz silkerek Daisy'in elini sıktı.
"Pekala, hadi sinemaya gidelim. Gideceğimiz film yarım saat sonra başlayacak." Duncan kız arkadaşının elini tutarak söyledi.
"Sana söyledim, onu seviyorum." Sadie erkek arkadaşının elini tuttu.
İkisi birbirlerine sarıldılar. Sadie Duncan'ın tişörtünü kokladı, çok iyi kokuyordu.
"Awww, bu sana aldığım parfüm! Onu sıkmana çok sevindim!" Sadie erkek arkadaşına söyledi.
"Tabi ki, sen alacaksın ama ben sıkmayacak mıyım? Neyim ben deli mi?" Duncan hafif alayla sordu ama sonrasında ikisi gülümseyerek birbirlerine sarıldılar.
Daisy onlarla vedalaştıktan sonra onların yanından ayrıldı. Mark ile birlikte çifte randevu yapmaları şarttı.
Sadie ve Duncan kıkırdayarak otomatik merdivene çıktılar.
Daisy ailesinin yanına döndü.
"Tatlım neredeydin?" Daisy'in annesi sordu.
"Bir arkadaşımı gördüm. O ve sevgilisi çok tatlıydı. Bana Mark ve beni hatırlattı." Daisy açıkladı.
"Aww, bu çok tatlı." Dakota, Sam ile kendisini hayal ederek söyledi. Eskiden bunu Mike ile yapardı ama Sam ile olmasını daha çok istiyordu.
Diğer taraftaysa Sam Heather ile sohbet ediyordu. Heather Sam'in iğrenç muhabbetinden aşırı sıkılmıştı. Telefonunda hala bir bildirim yoktu. O şıllık gelmezse onu gebertecekti. Birkaç dakika sonra bronz tenli bir kız geldi. Elinde saç spreyi vardı. Diğer yanında sporcu olan ama daha erkeksi bir saça sahip olan bir kız vardı. Diğer yanındaysa diva görünümlü ama yüzünde gülümseme bile olmayan bir kız vardı.
Heather onlara sırttı.
İşte şimdi işin bitti Sam...
~Heather
(Devam Edecek)
Note: Kısa bir bölümdü. Dundie'yi araya sıkıştırmayı başardım :)) Heather'ın sözde arkadaşlarını koyu tenli yapmak istedim. O yüzden aklıma gelen ama hikayede bilmediğiniz kızları seçtim. En azından birini biliyorsunuz. Pekala bunu diğer bölümde göreceksiniz ama etiketlerden zaten anlarsınız. Ao3 tayfa bunu oradan anlar ama Fanfiction tayfa ise yeni bölümü beklemesi gerekecek. Ya da bu gece yazıp o bekleme süresini düşürürüm LoL. Onun dışında bölüm planladığım gibi gitti. Bunun için mutluyum. Dundie'yi yazmak çok ama çok güzeldi. Onlar benim favori çiftlerimden birisi. Sanırım 2. Olabilirler bilmiyorum LoL. Başka söyleyeceğim bir şey yok sanırım. Diğer bölümde olacaklar için takipte kalmayı unutmayın. Yeni bölümde görüşürüz sizleri seviyorum 333